***

Özdal TAVŞANLI

Bir gün çevreyi dolaşıyorum. İş güç yok!… Öylesine yürürken meğer durağa gelmişim. İki birbirinden sarışın ve güzel hanım aralarında ‘dubrja sbrejinka’ diye konuşuyorlar, ilgimi çekti; kimin çekmez. Biri diğerinden biraz daha uzun ve yaşça büyük görünüyor fakat tamamen yanılıyor olabilirim çünkü algılama yeteneğimin sınırlarındayım; yüreğim birdenbire öyle çarpmaya başladı ki…

Her şey şıpıdık terliğe benzeyen şıpıdık, yüksek topuklu ayakkabıları üzerinde yükselen pembemsi ince topuklarında başlıyor. Ayaklarının bakımı öyle benzeşiyor ki, aynı tornada mı biçildiniz mübarekler… öhöm! Neyse, ayak bileklerinden yukarı epilasyon gerektirmeyen sarı cılız tüyler serpiştirmiş Allah… Ama dizlerine kadar çıkamıyorsunuz paçaları yırtmaçlı blue jean’leri sarmış orayı… Evet, bahçıvan paça!… Olsun, bacakların biçimini gizlemiyor bu! Tersine tuhaf bir çağrı duyuyorsunuz içinizde çünkü o küçük yırtmaçların kenarında bir ‘Buradan Açınız’ yazısı eksik!