bildirgec.org

guy pearce hakkında tüm yazılar

Don’t Be Afraid of the Dark (2010)

queennothing | 19 August 2011 14:51

1973 senesinde TV için çekilen “Don’t Be Afraid of the Dark” adlı sinema filminin yeniden uyarlaması olan 2010 çıkışlı “Don’t Be Afraid of the Dark“ın (Karanlıktan Korkma) senaryosu Guillermo del Toro tarafından düzenlendi. Yönetmen Troy Nixey‘in ilk yönetmenlik deneyimi olan filmde Dawson’s Creek dizisiyle tanınan Amerikan aktris Katie Holmes, Emmy adaylığı bulunan İngiliz aktör Guy Pearce, İngiliz aktris Julia Blake, genç oyuncu Bailee Madison, James Mackay, Alan Dale ve Emelia Burns gibi isimler rol alıyor. Düzenlemeleri Jill Bilcock, sanat yönetmenliği Lucinda Thomson, dekoratörlüğü Kerrie Brown tarafından yapılan filmin kostüm tasarımı Wendy Chuck tarafından hazırlandı. Yaklaşık 13 Milyon Dolar ile çekilen filmin resmi web sitesine buradan erişebilirsiniz.

Alien serisi “Prometheus” ile devam ediyor!

queennothing | 13 May 2011 10:20

Üç defa Oscar adayı olan İngiliz yönetmen Ridley Scott‘un uzun zamandır üzerinde çalıştığı Alien’in devam projesi, hem isim, hem de içerik değiştirerek tam gaz ilerliyor. Beşinci Alien filmi olarak 8 Haziran 2012 tarihinde gösterime girecek olan “Prometheus“un kadrosunda İsveçli aktris Noomi Rapace (‘Elizabeth Shaw’ karakteriyle), Oscar Ödüllü aktris Charlize Theron, İngiliz aktör Guy Pearce, Alman aktör Michael Fassbender, İngiltere doğumlu aktör Idris Elba, Sean Harris, Kate Dickie ve Logan Marshall-Green var. Senaryosu Jon Spaihts ile Damon Lindelof tarafından yazılan film için Gemma Arterton, James Franco, Anne Hathaway, Olivia Wilde, Natalie Portman ve Angelina Jolie de düşünülmüş.

The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert (1994)

queennothing | 11 May 2011 09:11

1964, Avustralya doğumlu sinemacı Stephan Elliott‘un yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert“, 1994 senesinde gösterime girdi. Nijerya doğumlu aktör Hugo Weaving, İngiliz aktör Guy Pearce, İngiliz aktör Terence Stamp ve Rebel Penfold-Russell’in rol aldıkları yapım, En İyi Kostüm dalında Oscar Ödülü kazandı. Avustralya çöllerinde geçen filmimiz, iki travesti ve bir transeksüel dansçının yaşadıkları trajikomik maceraları konu ediniyor. İş teklifi aldıkları otele kendi karavanlarıyla giden üç arkadaş, yolda türlü türlü olaylar yaşayacaklar ve oldukları şeyi sorgulayacaklardır.

Animal Kingdom (2010)

queennothing | 31 January 2011 20:16

Bu zamana kadar çektiği kısa filmlerle başarısını kanıtlamış olan David Michôd‘un ilk uzun metraj denemesi olan “Animal Kingdom“, 2010 senesinde çekildi. 2011’de vizyona giren filmin senaryosu yine David Michôd tarafından yazıldı. Çekimleri Avustralya, Melbourne’de tamamlanan filmde James Frecheville, İngiliz aktör Guy Pearce, Joel Edgerton, Jacki Weaver, Ben Mendelsohn, Luke Ford, Dan Wyllie, Sullivan Stapleton ve Anthony Hayes gibi isimler yer alıyor. Chicago Film Eleştirmenleri Birliği, Altın Küre Ödülleri ve Central Ohio Film Eleştirmenleri Birliği başta olmak üzere dünya çapında düzenlenen pek çok sinema etkinliğinde türlü kategorilere aday gösterilen “Animal Kingdom“, 83. Oscar Ödülleri’ne de ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında (Jacki Weaver) aday gösterildi.

The Road

alploganer | 06 March 2010 09:17

Açlığın, sefilliğin, çaresizliğin hüküm sürdüğü dünyada bir baba ve onun küçük oğlunun dramatik öyküsü… İnsanların yiyecek bulmak için acımasız hayvanlara dönüştüğü bu yerde acılı babanın tek bir amacı var, o da küçük oğlunu bu kötülüklerden korumak… Tehlikelerden korunmak için onun da acımasız olmaktan başka çaresi yok. Ama onun da inancı git gide zayıflıyor, gücü gittikçe azalıyor ve diğer birçok insan gibi intiharı düşünmeye başlıyor. Tehlike anında başına eğer başına bir şey gelirse oğluna bir tabancayla kendisini vurmayı bile öğütlüyor. Fakat bu adam oğlunu korumak için gösterdiği bu hassaslığı karısında gösteremiyor, onun evden ayrılmasına engel olamıyor. Küçük çocuk da annesinin yaşam karşısında bu kadar zayıf kaldığını belki de kalmak zorunda kaldığını görüyor. Bütün olanlar onu babasına sımsıkı bağlıyor ve günün birinde onu kaybetmeyi düşünmek bile istemiyor. Baba ve oğulun yolculuğu gün geçtikçe zorlaşıyor ve kaçınılmaz sona kendilerini alıştırmaya başlıyorlar.

The Hurt Locker (2008)

queennothing | 14 January 2010 09:46

2008 yapımı olan “The Hurt Locker” (Ölümcül Tuzak), çıkış tarihi bir sene sonrası olduğu için 2009 olarak kabul ediliyor. Amerikan yönetmen Kathryn Bigelow‘un yönetmenliğini yaptığı filmin senaryosu Mark Boal‘a ait. Amerikan aktör Jeremy Renner‘in başrolünde yer aldığı yapımda iki defa Oscar’a aday gösterilen İngiliz aktör Ralph Fiennes, David Morse, Guy Pearce, Brian Geraghty, Anthony Mackie ve “Lost” dizisinde ‘Kate’ karakterini canlandıran aktris Evangeline Lilly rol almakta.

Bomba imha uzmanı Çavuş William James, daha önceden yüzlerce bomba imha etmiş, yüzlerce kez ölümle yüzyüze gelmiş cesur bir erkek, bir asker ve bir babadır. Irak’ta bomba imha eden özel seçilmiş bir grup Amerikan askerinin arasına katılan Çavuş,cep telefonunun bile patlamasına sebebiyet verdiği bombalarla ilgilenirken, grup çalışmasından uzak, kendi bildiğini okumaktadır. Öte yandan, birbirlerini korumakla yükümlü Amerikan askerleri, Çavuş William James’in bağımsız tavırlarından rahatsız olmakla birlikte, herkesi tehlikeye attığını düşünmektedirler. Bomba imha ederken Iraklı insanların seyircilik etmesini birer tehdit sayan Amerikan askerleri, kendilerince aldıkları güvenlik önlemleriyle hayatlarını korumaya çalışırlarken, Çavuş’un kendini bilen özgürlükçü tavırları, her seferinde hem kendisini hem de arkadaşlarını tehlikenin kucağına atacaktır.

Bedtime Stories (2008)

queennothing | 30 July 2009 10:03

Marty Bronson, oğlu Skeeter ve kızı Wendy ile küçük bir otel işletmektedir. İyi bir baba olan Marty, oğlu Skeeter’i, anlattığı masallarla büyütmüş; daha ‘ciddi’ bir kişiliğe sahip olan Wendy ise, masallardan uzak kalmıştır. Gün geçtikçe yaşlı Marty, otelin durumunun kötüye gittiğini farkeder ve otel, Barry Nottingham’a satılır. Ancak, Marty’nin bir şartı vardır; oğlu Skeeter, ilerde oteli işletebilecek kadar zeki ve başarılı olursa, oteli devralacaktır.
Yıkılan otelin yerine yenisi yapılır ve otel, dünyadaki sayılı yerlerden biri olur. Skeeter ise, 25 yıldır otelde ‘tamirci’ olarak çalışmaktadır ve sabırla, oteli devralacağı günü beklemektedir. Kızkardeşi Wendy ise, kocası tarafından terkedilmiş, kızı Bobbi ve oğlu Patrick ile yaşamaktadır. 4 yıldır erkek kardeşiyle görüşmeyen Wendy, çocuklarının okudğu ve kendisininde müdür olarak görev yaptığı okul kapatılacağı için, Arizona’ya taşınmayı planlamaktadır. Arizona’da bir okuldan öğretmenlik teklifi alan Wendy, 1 haftalığına Arizona’ya gidecektir ve çocukları, kardeşi Skeeter’e armağan eder.
Gündüzleri öğretmen Jill’in baktığı çocuklara, gece Skeeter bakmaktadır ve çocukken babasının kendisine yaptığı gibi, iki çocuğa masal anlatmaya başlar. Bu arada, otel için yeni planları olduğunu açıklayan Nottingham, otelin, yeni yerinde, bambaşka bir temayla tekrar yapılandırılacağını ve dünyadaki oteller arasında çok özel bir yere sahip olma şansının olduğunu müjdeler. Oteli devralacak kişi olarak, kızı Violet’in erkek arkadaşı Kendall’ı seçen Nottingham, Skeeter’a verdiği sözü unutmuş gibi davranmaktadır.

Geceleri çocukların yanına gelen Skeeter, ilk masalını çocukların yardımıyla tamamlar ve yeni bir güne başlar. Gün içinde yaşadığı ‘tesadüfler’, Skeeter’i korkutmaya başlar, çünkü bir önceki gece, masalda anlattığı olaylar, gerçek hayatta başına gelmektedir. Gökten yağan sakızlardan sonra, Nottingham’ın otel müdürlüğü için kendisine şans vermesi, masalları hayatının odak noktası haline geetirir ve kendi hayatına senaryo yaazmaya başlar. Ne var ki, gerçek hayat, sadece Bobbi ve Patrick’in senaryolarıyla uyumludur ve ikili, farkında olmadan Skeeter’in hayatını yönetmeye başlar.

factory girl

schizophrenia13 | 12 January 2009 17:46

factory girl
factory girl

fabrika‘nın ziyaretçisi olarak gelen ve warhol‘un fetişi haline gelen edie sedgwick‘in biyografi hikayesini anlatan factory girl, warhol ve fabrika’nın gerçek yüzünü eşeliyor.
bohem ve güzel zengin kız olarak dahil olduğu fabrika’da hayranı olduğu warhol’un gözünde oyuncusu olmaktan daha fazla anlam ifade etmektedir. fabrika ona aşık olacağı erkekle birlikte bazı kötü alışkanlıklarda kazandırır, bu aslında bir kayıptır. erkek arkadaşı warhol’u, kötü alışkanlıkları ise aşkını kaybettirir.

factory girl
factory girl

edie’nin trajik hikayesibi ele alan factory girl, warhol hayranlarını üzebilir.

Memento – Akıl Defteri

Redingot | 31 August 2008 11:25

Insomnia, Batman Begins, The Prestige ve The Dark Knight filmlerinin yönetmeninden, Christopher Nolan‘dan bir psikolojik gerilim filmi Memento – Akıl Defteri. Film, Christopher Nolan’ın kardeşi olan Jonathan Nolan’ın kısa hikayesi olan Memento Mori‘den (Öleceğini Hatırla) esinlenilerek uyarlanmıştır.

Memento 2000 yapımı baştan sona heyecan verici bir film.
Memento 2000 yapımı baştan sona heyecan verici bir film.

Leonard Shelby, hırsızlık esnasında karısının ırzına geçen ve onu öldüren adamın peşindedir. Fakat Leonard’ın bir sorunu vardır. Nadir görülen ve tedavisi olmayan bir hafıza kaybı hastalığından (anterograde amnesia) rahatsızdır. Yaptıklarını hatırlayabilmek için notlar yazar, fotoğraflar çeker, vücuduna dövmeler yapar. Katil araştırmasında Teddy (Joe Pantoliano) ve Natalie’den (Carrie-Anne Moss) yardım alır fakat onlara da güvenememektedir.

find him and kill him
find him and kill him

Christopher Nolan ve Bir Kahramanın Gerçekliği

ashg | 14 August 2008 10:06

Chistopher Nolan, Hollywood’un belki de en iyi Avrupalı transferlerinden biri. Yönetmeni bu kadar özel bir sinemacı kılan özelliği ise, her kesin gün yüzüne çıkarmaya korktuğu eksik ve karanlık tarafın üzerine bile bile korkmadan gidişi.

Nolan iş başında
Nolan iş başında

Nolan’ın tek bir sinema kariyeri var. Ama asıl başarısı izlediği çift şeritli bir yolun her iki şeridini de oldukça verimli kullanmasından geçiyor. Birinci şerit küçük kardeşi Jonathan Nolan ile imza attığı bağımsız filmlerin bulunduğu şerit. Diğer şerit ise büyük Hollywood stüdyolarında gerçekleştirilen büyük bütçeli dev yapımlar. “The Following” (Takip) on sene önce adı sanı duyulmamış yönetmenin ilk önemli çıkışı olarak kabul edilebilir. Nolan bu filmde ilk tematik dertlerinin de sinyallerini verdi. Filmin ana karakteri genç bir yazar (Jeremy Theobald) hem yaşadığı metropol yalnızlığı ile başa çıkmaya çalışıyor hem de karanlık yönünü gün yüzüne çıkarmaya çalışıyordu. Bu iki tema bir femme fatale ile tamamlanınca sürükleyici bir kara film ortaya çıkıyordu. Tamamı siyah beyaz olan bu bağımsız film İngiltere içindeki başarısını kısa bir süre Britanya sınırları dışına taşıdı. “The Following” Rotterdam film festivalinde Altın Kaplan ödülüne değer görüldü. Bu büyük başarıdan sonra dikkatleri üzerine çeken Nolan (Kardeşler) adlarını tüm dünyaya duyuran asıl proje üzerinde çalışmaktaydılar: “Memento”! Jonathon Nolan’ın kısa hikayesi “Memento Mori” den esinlenerek yazdıkları senaryo ile bir anlatı sanatı olan sinemaya yeni bir soluk getirdi. Zamanı esneten kurgu anlayışı, insan hafızasını farklı bir biçimde yorumlamaları, modern bir klasik olarak kabul edilen kült film “Memento”yu ortaya çıkardı. Nolan, “Memento” da ana karakteri Leonard’ın (Guy Pearce) hafızasını iki ayrı film “strip”e ayırıp birini filmin sonundan diğerini ise filmin başından başlatıyordu. Bu yenilikçi yaklaşım filmin ana motifi olan eksik-kırık zaman duygusunu ve “Memento”nun ana atmosferini başarılı bir şekilde perdeye taşıyordu. “Memento” Nolan Kardeşlere Oscar’da en iyi senaryo dalında adaylık getirdi. “Memento”yu ”Insomnia” izledi. Başrollerini Al Pacino ve Robin Williams paylaştığı ”Insomnia” Nolan’ın kariyeri için “yeni ilkler”in filmiydi. Yönetmen ilk defa Hollywood’un deneyimli isimlerini yönetiyor ve ilk defa bir yeniden yapım (re-make) gerçekleştiriyordu. 2005 yılına gelindiğinde genç yönetmene Hollywood’dan büyük bir teklif geldi: “Batman Begins” (Batman Başlıyor) Nolan, “Batman Begins”i karanlığın içinden tekrar doğurdu ve bu kez Christian Bale’in canlandırdığı Batman’in üzerine üzerine gitti. Batman’i yalnızca çizgi roman sayfalarından beyazperdeye geçen bir süper kahraman olarak yaklaşmadı. Karakterinin geçmişini kurcalayan Nolan, Batman’i derinleştirdi ve inandırcı bir karakter olmasını sağladı. “Batman Başlıyor” yerine filme başka bir başlık aransa bu başlık “Batman Nasıl Doğdu ?” olabilirdi. Batman’i “Batman” yapan sadece kara pelerini ve uzun kulaklı şapkası değildi. Neden yarasa figürünü seçmişti, Gotham’da neden geceler hep uzundu? Nolan birer birer bu soruları yanıtladı ve karşımıza Christian Bale’in de belirttiği gibi gülünç olmaktan kurtulmuş bir Batman’i karşımıza çıkardı.