bildirgec.org

gazete hakkında tüm yazılar

Uçurum

mavilikler | 14 July 2011 09:24

Bir insan o noktaya nasıl gelebilirdi ki?! Oradan kendini boşluğa bırakırken en son düşündüğü neydi kimbilir? Gazetelerde yazdığına göre herhangi bir madde bulunmamıştı kanında. Ölümün ta gözlerine bakmıştı yani. Bulutlarda uçmadan, her şeyin biteceğinin tam olarak bilincinde bırakmıştı kendini.

Hayat bu kadar üşütebilir miydi? Kimi zaman o ürpertiyi hisseder gibi olmuştu kendi de… Bir düğme olsa ve basınca her şey bitse basardım diye düşünmüştü hatta bir keresinde. Ölüm acı çekmekten bağımsız bir hale girince çok da korkunç görünmüyordu aslında. Peki o adam nasıl becermişti bunu? O kadar yüksekten acısız bir şekilde hiçliğe gitmek çok düşük bir ihtimal olmalıydı. Kayalıklar vardı… Bir sürü sert köşeler… Nasıl göze alabilmişti bunu? Hayatın sert köşelerinden kaçmamış mıydı oradan atlarken? Finali daha yumuşak bir şekilde yapabilirdi pekala.

Medya Şaklabanları tasarım ve içeriğini yeniledi

il010472 | 02 May 2011 21:11

Medya okur yazarlığı üzerine tartışmalar devam ederken insanlar hep aynı haberleri okumaktan sıkıldı. Ayrıca yandaş,destekçi vb medyaların türediği bir ortamda tamamen yandaş olmayan medyanın öteki gündeminden haberler veren internet sitesi medya şaklabanları yenilendi.
Daha önceleri blog mantığı içerisinde olan site yeni ve medya üzerine bilinen yazarlarında eklenmesiyle haber sitesi düzenine girdi. Genç iletişim öğrencilerinin yazılarını gönül rahatlığı ile yazdığı yalaka ve kayırılmış haberlerin olmadığı medya haberlerini okumak isteyenler, yeni tasarımıyla Medya Şaklabanlarını ziyaret edebilirler…

Kağıt Baskıyı Yok eden Dijital Dünya

AKTURK19 | 04 April 2011 18:42

İnternet,netbooklar,akıllı telefonlar,tabletler derken 10 yıl önce konuşulmaya başlanan kağıt baskının yok olacağı dünya düzeninin eşiğine geldik. Kağıt gazetelerin, kağıt dergilerin, kağıt kitapların kaç yıl ömrü kaldı?

On hatta on beş yıl kadar önce, internet fenomeninin dünyayı yeni yeni sarmaya başladığı dönemde futuristler bir tahminde bulunmuştu. İnternet sayesinde , günlük gazetelerin, dergilerin hatta kitapların bile internet üzerinden dijital olarak okunabileceği bir dünya kaçınılmaz bir son olarak bir gün gerçek olacaktı ve önlerindeki kullanışlı ekrandan tüm haberlere, yorumlara, videolara, fotoğraflara ulaşmak dururken, kimse sabahları kağıt gazete okumak istemeyecekti. Ve bu kaçınılmaz son, tarihin başlangıcından beri on binlerce senedirpapirüslere, bezlere, kağıt parçalarına yazarak iletişen insanoğlunun iletişim tarihinde kağıt tarihini kapatıp. yeni bir çağ açacaktı.

İŞ GÜÇ YOKSA NE YAPILIR-2, a bendi

takyon | 03 February 2011 14:13

“Hat hala açıksa internette ava çıkılır?”
Ne avı olduğu zevke, renge, cinse, hayat amacına bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Sabah şiş gözlerle kalktım yine; altı aydır olduğu gibi. Daha kaç altı ayımın böyle geçeceğini düşünerek rutin endişelerimi yaşadım. Görünmez “yaşanacaklar listesi”nin hangi maddesindeydim kimbilir…Ne listesi mi? Alış veriş listesi gibi bir şey; hani anneniz elinize tutuşturur ya. Tek farkı bu listenin görünmez oluşu ve görünmez amcalar tarafından “bak hayattan alacakların bunlar” diye not düşülmüş olması. Yok canım henüz sıyırmadım.
“Oku da meslek sahibi ol, elin ekmek tutsun, yarın öbür gün kocadan silleyi yersen kendi ayakların üstünde durursun” şeklinde gazı alan her genç kız gibi, bir hevesle okudum ben de. O zamanlar meğer geçiş dönemiymiş, şimdi anlıyorum.

İŞ GÜÇ YOKSA NE YAPILIR-1

takyon | 02 February 2011 13:08

“Televizyondaki evlilik programları seyredilir”
Televizyonda evlilik programı var, takılıyorum, iş yok güç yok, gezmeye para da yok…Ne yapalım koca bulmaya gelenleri seyrediyorum annemle birlikte. Bazen eğlenceli bile olabiliyor, anladım ki önyargılı olmamak lazımmış. Hikayelerini dinledikçe insanların bazılarına hak verdiğim bile oldu. Gelmişler belli bir yaşa, yalnız kalmışlar, ya eşleri ölmüş ya boşanmışlar; bir korku var yüzlerinde daha çok. Hepsinde değilse de çoğunda var. Yalnız kalma korkusu…Olamaz mı? Olur, bal gibi olur, yargılamam. Seyrettikçe bir sürü rahatsız edici soru üşüşüyor beynime. İki gencecik insan geliyor gözümün önüne. Özenmişler, bir sürü hazırlık, düğün dernek, bir ömür birlikte yaşayacaklar, çocukları olacak ve torunları, mutlu mesut yaşayacak ve ömürlerinin son demlerinde de hep birlikte olacaklar. Ama öyle olmamış işte. Bunca insanın planı yürümemiş. Demek ki bu planda bir yanlış var.
Erken kaybedilen bir eşin yokluğu nasıl acı verir kimbilir…Hele de hiç sönmemiş bir aşk varsa arada. Hiç hesapta olmayan ani ayrılış. Uzaktan seyredene birkaç çekirdek çıtlamalık bir durum ama ya o kişi için…Bir umutla gelmiş programa, yola birlikte devam edeceği bir eş arayışında. Öyle gülmeler kıkırdamalar arasında seçim yapacak; hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmadığı, tamamen yabancı insanlardan birine bir sıcaklık duymayı umacak. Zor, çok zor…
Kimisi de boşanmış. Otuz kırk yıldan sonra boşananı da var, bir ay evli kalıp 15 yıldır bekar yaşayanı da. Olmaz mı, olmuş işte. Hayat bu. Demek ki gençlikte hayal kurarken ayakları hepten yerden kesmemek lazım. Herşey insan için. Beklentileri yüksek tutmak, hayal kırıklığının acısını derinleştiriyor ne yazık ki.
Yok mu aralarında macera aramaya gelenler, var tabii ki. Malı mülkü de varsa hele orada öyle boy göstermek pek hoşlarına gidiyor, pek bir ince eleyip sık dokuyorlar, eğleniyorlar daha çok.
Bazıları üç dört defa evlenip ayrılmış, yine akıllanmamış, gelmiş. Be insan şimdi sana soracaklar niye aldın da bıraktın o kadar adamı ya da kadını? Ne diyeceksin? Olabilir tabii ki, insanız, her seferinde bir umut girişmiş ama işler yolunda gitmemiş lakin gel de anlat hadi ordakilere.
Bir ara dedim ki, neden bu insanlar eş dost çevresinden araştırmıyorlar da, bilmem kaç milyon kişinin önünde komik sorular ve cevaplarla birini tanımaya uğraşıyorlar. Düşünsenize, yeni tanışan iki insan başbaşa bile olsa ne kadar heyecanlanır, dili dolanır, elleri titrer…Normal. Bir de bunu milyonlarca kişi izlerken yapıyorsun. Neden ve nasıl? Çevreni sarmış onca meraklı ve manalı bakan göz de cabası. Yok ben bir cevap bulamadım buna.
Yalnız kızdığım bir şey varsa o da henüz onsekiz, yirmi yaşlarında gençler gelmiyor mu oraya. Onları alıp şöyle kızılcık sopasıyla akıllarını başlarına getirmeyi ne çok istedim; ki ömründe bir karıncayı incitmemiş olan ben. Sen orada ne arıyorsun be insan? Hangi ara koca ya da kadın aradın da bulamadın ve şartlar seni oraya sürükledi? Sana bu yaşta umudunu kaybettirip stüdyolara koşturan ne? Enerji ve umut deposu olman gereken bu yaşında, her yüzüne kapı kapandığında başka kapıyı çalacağın yerde, evlilik gibi yükü ağır bir işe kalkışmadan önce ekmek paramı nerden çıkarsam arayışına gireceğin yerde, taşı sıkıp suyunu çıkaracağın yerde orda işin ne? Senin derdin ne? Yazık, bütün ümitleri tükenmiş, yorulmuş yavrucağız. Oradaki yetmişlik delikanlılardan da utanmıyorlar.
Azıcık durup düşünmekten zarar gelmez, niye burdayım, başka ne yapabilirim, komşunun kızı ya da oğlu bana neden yeterli gelmedi de iki dakikada tanıdığım insanla aynı evde yaşamayı göze alıyorum?
Yok yok, bu böyle olmayacak. İş güç yok diye evlilik programlarına sarmak benim aklıma zarar. Ben şu ilanları beşinci defa tarayayım da belli olmaz, sıkılacak bir taş bulurum belki. Bugün olmazsa yarın bulurum, benim hala umudum var.

Google Chrome için süper bir eklenti.

thomass | 07 September 2010 14:52

Gündemi köşe yazarları üzerinden takip etmeyi seven bilgisayar kullanıcılarının (yani neredeyse hepimizin ) işini kolaylaştıracak küçük ama işlevsel bir eklenti olan yazarx extention ‘ı tanıtacağım sizlere. İsminden de anlaşılabileceği gibi yazarx.com sitesi esas hedef bölgesi. Amacı sitede köşe yazarlarını okurken sizi de büyük ihtimal rahatsız eden üst ve sağda geniş yer kaplayarak ekranı gereksiz yere küçülterek okumayı “çile” haline getiren framleri atarak işinin büyük bir kısmını yapıyor. Örnek bir “çile” için buraya tıklayabilirsiniz. Yaptığı iş yazarlar arası geçişlerde direct siitelere yönlendirerek ekranınızı rahatlamasını sağlamak. Ek olarak online hürriyet ve bugün gazetelerini takip edenlerin hatırlayacağı ” yazinin tamamini oku ” durumu. Ekleti bunları da otomatik olarak geçiyor.Eklentinin güzelliği ise sadece yüklerken karşınıza çıkıp gerektiğinde işini yapmak için arkaya çekilmesi ve çok hafif olması. Adblock gibi uygulamalr ekranlarımızı rahatlattığı için gayet temiz bir şekilde internette gezebiliyoruz. Bu eklenti de onların bu alandaki bu “eksiğini” tamamlıyor da diyebiliriz sanırım. Son söz: Denemeden geçmeyin.
Eklentinin kendi açıklaması ise:” gazeteoku.com ve yazarx.com sitelerinde özellikle köşe yazarlarını okurken karşınıza çıkan gereksiz reklam ve çerçeveleri kaldırır, gereksiz tıklamaları atlayarak sizi direkt hedefteki yazıya / habere götürür. köşe yazarı, köşe yazısı, köşe yazı, köşe yazıları ile ilgileniyorsanız tam size göre bir eklenti. programı kurduktan sonra bir şey yapmanıza gerek yok, program otomatik olarak çalışır. ” şeklinde.

LG’den kağıt ekran

feveran | 29 August 2010 18:16

LG aynen kağıt gibi eğilip bükülebilen lcd ekranlarının üretimine bu yıl sonunda başlayacağını duyurdu.

Bu ekranlarla üretilecek e-kitap okuyucularının amazon kindle gibi olması öngörülüyor. LG yöneticileri gelecekte bu tür monitörlerin artacağı ve sektörde yeni bir vitrin olacağını iddia ediyor.

Koca Bir Asrı Deviren Basın Efsanesi: Yeni Asır Gazetesi…

firatocal | 29 August 2010 15:47

Ege Bölgesi ‘ nin lider gazetesi Yeni Asır , 116. yaşını kutladı… Koca bir asra sığmayan ömründe ne yokki… Yayın hayatına ilk adımını attığı 19 Ağustos 1895 yılında Selanik ‘ te başlayan tarihe tanıklık hikayesi , devrimlere önderlik yapan bir çizgide devam etti… İlk çıktığında adı sadece Asır iken , 22 Temmuz 1908 Çarşamba günü , ‘. Meşrutiyet ‘ in ilanını verdiği sayısıyla birlikte Yeni Asır ‘ a dönüştü… Harf Devrimi ‘ nin gerçekleşmesinden 20 yıl önce Osmanlıca logosunun altında latin harfleriyle Yeni Asır logosunun yayınına başladı…

Aynı önderliği dili kullanma biçiminde de sürdürerek Harf Devrimi ‘ nden 6 ay önce de Türk Alfabesi ile çıkmaya başladı… Basım tekniği ve teknoloji alanında da önderliği bırakmayan Yeni Asır , ilk farklı mürekkeple basımı 23 Temmuz 1909 da , dönemin en modern basım tekniği olan ” Rotatif ” ‘ e 14Mayıs 1930 ‘ da , Ofset baskı tekniğine 1967 ‘ de , bilgisayar destekli basıma da 1977 ‘ de geçti… Bu yükseliş trendi onu Ege Bölgesi ‘ nin gözü kulağı haline getirirken , tiraj rakamları o dönemin rekor düzeyleri olan 120 binlere ulaştı…

2000 yılında internet sitesini devreye sokan Yeni Asır , artık sadece Ege ‘ nin değil , tüm Türkiye ‘ nin en eski ve en güvenilir gazetesi olma özelliği ile yayın hayatını ” Nice 116 yıllara ” sloganıyla sürdürüyor…

twitter gazetesi

beypazarli pinokyo | 21 August 2010 17:40

twitter hesabınızı günlük gazete gibi okuyabileceğiniz bir hizmet paper.li

twitter hesabınızda takip ettiğiniz kişilerin tweetlerini bir gazete formatına dönüştüren adres sayesinde twitter tabanlı gazete patronu olabilirsiniz 🙂