bildirgec.org

finding neverland hakkında tüm yazılar

Radha Mitchell

queennothing | 15 February 2010 14:04

12 Kasım 1973 tarihinde, Avustralya, Melbourne’de dünyaya gelen Radha Rani Amber Indigo Anunda Mitchell, model bir anne ve film yapımcısı bir babanın Hindu inancı ile yetişen kızlarıydı. Boşanan ebeveynlerinin ayrı yaşamlarına ayak uydurmaya çalışan küçük Radha, Avustralya’da ikamet eden St. Michael’s Grammar School‘da okudu. Henüz 15 yaşındayken ilk TV deneyimini yaşayan Radha, “Sugar and Spice” adlı aile dizisinde ‘Pixie Robinson‘ karakterini canlandırdı. 1993 ve 1994’te de dizi oyunculukları devam edecekti. “Phoenix“e konuk olan genç oyuncu, “All Together Now“, “Blue Heelers” ve “Law Of The Land“ın bir kaç bölümüne konuk oldu. 1995 senesinde “Halifax F.P: My Lovely Girl” adlı TV filminde ‘Sarah‘ karakterine can veren Radha‘nın ilk sinema deneyimi Emma-Kate Croghan‘ın yönetmenliğini yaptığı “Love and Other Catastrophes” oldu.

Bu arada 1994’ten, 19997’ye dek tam 22 bölüm boyunca ‘Catherine O’Brien‘ karakteriyle “Neighbours” adlı TV dizisinde rol alan genç aktris, 1998 senesinde Cliff Curtis ile “The Chosen” adlı TV filminde (‘Sarah Gordon‘ karakteriyle) rol aldı. Aynı sene Lisa Cholodenko‘nun yönetmenliğini yaptığı bağımsız film “High Art“da ‘Syd‘ karakterini canlandıran Radha‘nın yıldızı adeta parladı. Yine aynı sene ‘Sophie‘ karakteriyle “Cleopatra’s Second Husband“da rol alan aktris, 1999 senesinde “Sleeping Beauties” adlı kısa filmde ve “Kick” (‘Tamara Spencer‘ karakteriyle) adlı sinema filminde rol aldı.

Finding Neverland (2004)

queennothing | 15 December 2009 09:48

Allan Knee‘nin oyunundan uyarlanan, Marc Forster‘in yönetmenliğini üstlendiği 2004 çıkışlı “Finding Neverland“, ‘En İyi Film Müziği’ dalında Oscar Ödülü kazanırken, ‘En İyi Film’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’, ‘En İyi Senaryo’, ‘En İyi Kostüm Tasarımı’, ‘En İyi Sanat Yönetimi’ ve ‘En İyi Film Düzenleme’ olmak üzere toplam 6 dalda Oscar adayı oldu. Filmde Johnny Depp, Kate Winslet, Radha Mitchell, Julie Christie, Dustin Hoffman ve genç aktör Freddie Highmore yer alıyor.
1900’lerde geçen hikaye, tiyatro yazarı James Matthew Barrie‘nin dünyaca ünlü gösterisi “Peter Pan“ı yaratırken içinde bulunduğu süreci yansıtıyor.

Yazdığı oyunların tutulmaması, James’i mutsuz etmektedir. Yeni bir şeyler yaratmak için zamanını parklarda, sokaklarda geçiren James, Sylvia ve onun dört oğlu (Peter, Michael, George, Jack) ile tanışır. Tanıştıkları gün köpeğiyle çocuklara bir gösteri düzenleyen James, zamanla ailenin vazgeçilmezi olacaktır.

Johnny Depp

queennothing | 28 July 2009 17:00

John Christopher Depp II, 9 Haziran 1963 tarihinde, Indiana ve Ohio’nun komşu eyaleti olan Kentucky (Kentaki)’de, Owensboro, Amerika’da doğdu. Deborah, Christi ve D.P adında üç kardeşe sahip olan Depp, 7. yaşına bastığıında, ailesiyle birlikte Florida’ya taşındı. Florida’da geçen çocukluğu, 15. yaşında boşanan ailesinin (anne, Elizabeth Sue Wells; baba, John Christopher Depp) boşanma kararı ve arkadaşlarıyla kurduğu ‘The Kids’ adlı rock müzik grubunda gitaristlik yapmaya karar verip, okulu bırakmasıyla şekillenmeye başladı. Iggy Pop ve Duran Duran‘ı örnek alan grup, bir süre sonra dağıldı. 24 Aralık 1983 tarihinde Lori Anne Allison ile hayatını birleştiren Depp, eşinin vasıtasıyla, Los Angeles’ta, başarılı aktör Nicolas Cage ile tanıştı. 1984 yılında, ilk oyunculuk deneyimini Wes Craven‘in yazıp, yönettiği “A Nightmare on Elm Street” adlı korku filminde ‘Glen Lantz‘ karakterini canlandırarak kazandı. 1985 yılında, Rob Morrow‘la “Private Resort” adlı yapımda yer aldı. New Yorklu yönetmen George Bowers‘ın yönetmenliğini üstlendiği yaapımda Depp, ‘Jack‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, “Lady Blue” adlı 12 bölümlük TV dizisinin 4. bölümünde ‘Lionel Viland‘ karakteriyle yer aldı. 1986 yılına, Eric Roberts, Beverly D’Angelo gibi isimlerin rol alıdğı ve Matthew Chapman‘ın yönetmenliğini üstlendiği “Slow Burn” adlı TV filminde ‘Donnie Fleischer‘ karakterini canlandırarak başladı.

Kate Winslet

queennothing | 04 June 2009 15:26

5 Ekim 1975, İngiltere doğumlu Kate Elizabeth Winslet, 1939 doğumlu aktör Roger Winslet ve Sally Bridges Winslet‘in evliliklerinden olan ikinci çocuktu. Oyuncu Anna Winslet ve yine oyuncu olan Beth Winslet ile en son doğan Joss Winslet, henüz çocukken Kate’in sinemaya olan ilgisini yükseklerde tutmuştu. 1986 yılında İngiltere’de bulunan Redroofs Theatre School‘da oyunculuk dersleri alan Winslet, ilk deneyimini ünlü eserlerin uyarlandığı tiyatrolarda ve TV reklamlarında kazandı.
1991 yılında “Shrinks” adlı TV dizisinin bir kaç bölümünde figüran olarak yer aldı. Aynı yıl 6 bölümlük ömrü olan bilim-kurgu dizisi “Dark Season“un 6 bölümünde ‘Reet‘ karakterini canlandırdı. Sette, dizinin iki bölümünde rol alan Stephen Tredre ile tanışan Winslet, Tredre ile birlikte olmaya başladı.

1992 yılında Diarmuid Lawrence‘nin yönetmenliğini yaptığı “Anglo Saxon Attitudes“de ‘Caroline Jenington‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl 2 sezonluk “Get Back” adlı komedi serisinin 1. sezonunun ilk bölümü, 2. bölümü ve 7. bölümünde yer aldı. 1 yıl sonra, 23 sezonu tamamlayan dizi “Casualty“nin 7. sezon, 21. bölümünde yer aldı.
1994 yılında Winslet’in ilk sinema filmi “Heavenly Creatures” vizyona girdi. Peter Jackson‘un yönetmenliğini yaptığı film, ‘En İyi Senaryo’ dalında Oscar adayı oldu. Filmde ‘Juliet Hulme‘ karakterini canlandıran Winslet, Yeni Zelandalı aktris Melanie Lynskey‘le başrolde yer alıyordu. 1995 yılında Michael Gottlieb‘in yönetmenliğini üstlendiği fantastik film “A Kid in King Arthur’s Court“ta ‘Prenses Sarah‘ karakterini canlandıran Winslet, aynı yıl Tayvanlı yönetmen Ang Lee‘nin yönetmenliğini üstlendiği “Sense and Sensibility“de Emma Thompson, Alan Rickman ve Hugh Grant birlikte başrolde yer aldı. Winslet, henüz 20 yaşındayken ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında ilk Oscar adaylığını da kazanmış oldu.

When Strangers Appear (2001)

13thMonkey | 25 January 2009 12:24

When Strangers Appear (Bir Yabancıyla Asla) düşük bütçeli ama seyirciyi içine alan ve sürekli merak ettirmeyi başaran 2001 yapımı güzel bir gizem/gerilim filmi.Filmin hemen başında Beth ıssız bir yol kenarındaki lokantasını açmaya giderken yanından hızla bir araba geçer. Lokantayı tek başına işleten Beth, her gün yaptığı gibi ortalığı belki bir müşteri gelir diye servise hazırlar. İşten kafasını kaldırdığında yolda gördüğü arabanın otoparka yanaştığını ve sürücünün arabanın içinden lokantayı seyrettiğini görür. Bir süre sonra bu perişan haldeki yabancı içeri girer ve bir kaç gündür yemek yemediğini ve adının Jack olduğunu söyler. Birilerinden yada birşeylerden kaçtığı bellidir. Daha sonra lokantaya yakınlardaki plajda sörf yapmak için geldiklerini söyleyen 3 kişi girer. Jack gelenleri görür görmez mutfağa saklanır ve Beth’e bu adamlardan kaçtığını ve peşinde olduklarını söyler. Beth ne kadar şüpheli gözükse yeni tanıştığı bu yabancıya yardım etmek ister,bunun başına ne gibi dertler açacağından habersizdir…

Jack ve beth
Jack ve Beth

Başrolde Pitch Black, Finding Neverland, Phone Booth, Rogue gibi filmlerde de kamera karşısına geçen, Silent Hill‘de başrolde olan ve en son bu sene vizyona giren Henry Poole Is Here ve The Children of Huang Shi‘de de rol alan Radha Mitchell var. Esrarengiz yabancı jack rolünde ise Boogeyman filminden ve Samantha Who? dizisinden tanıyabileceğimiz Barry Watson görev alıyor. Sörfçü üçlünün lideri Peter rolünde de Stealth filminde başrolde olan Josh Lucas var.

Charlie and the Chocolate Factory (Charlie’nin Çikolata Fabrikası)

queennothing | 28 November 2008 09:52

Dünyanın en güzel çikolataları, ‘Wonka Fabrikası’nda üretilir.”

Roald Dahl, 1964 yılında yazdığı “Charlie and the Chocolate Factory” adlı kitabında, işte tam olarak bunu söylüyor.

1990 yılında yaşamını yitiren yazar Roald Dahl‘ın çocuklar için yazdığı “Charlie and the Chocolate Factory” adlı kitabı, ilk olarak 1971 yılında Mel Stuart (“Running on the Sun: The Badwater 135“, “Four Days In November” vs.) tarafından “Willy Wonka and the Chocolate Factory” adıyla sinemaya uyarlanmıştı.

Büyümeyen Çocuk Peter Pan ve James Matthew Barrie

qtarantino | 01 February 2007 15:46

James Matthew Barrie’nin gerçek hayat hikayesini konu alan “Finding Neverland” filmini izledikten sonra başladı merakım. Yazarı canlandıran Johnny Depp’in üstün oyunculuğundan mı, yoksa yazarın içler acısı evlilik hayatı ve mutsuzluğundan mı bilmiyorum kendimi J.M. Barrie’nin hayatını araştırırken buldum. Dipnot olarak belirteyim “Finding Neverland” filmi yazarın Peter Pan eserini yarattığı dönemi birebir anlatıyor…

Yarattığı Peter Pan karakteri yazarın adının önüne geçmiş durumda, pek çoğumuz Peter Pan’ın en azından ismini duymuşuzdur, ama benim bilmediğim ne kadar çok detay varmış…
Peter Pan, J.M. Barrie’nin (1860–1937) dünya çocuk klasikleri arasındaki, en çok satanlar listesinin ilk sıralarındaki kitabının, “haşarı” ve “ukala” karakteridir.

Çocuk klasikleri dediğime bakmayın ben 29’lu yaşlarımda okudum bu eseri…
Çok kısa özetle Peter Pan, “’Varolmayan Ülke” adındaki küçük bir adada, üzerlerine peri tozu serperek uçmayı öğrettiği kayıp çocuklarla birlikte, türlü maceralara atılan, korsanlarla kapışacak kadar yürekli, büyümek istemeyen bir çocuktur. Devamını kitaptan okuma zevkinden sizi mahrum etmemek için susuyorum.
Yazarın vasiyetiyle, Peter Pan isminden elde edilen ve edilecek tüm gelir Londra’daki hasta çocukların iyileştirilmesi için onlara medikal ve tıbbi yardım sağlayan Great Ormond Street Hospital’e (G.O.S.H.) bağışlanmış.
G.O.S.H., 2004 yılında dünya çapında bir yarışma düzenleyip Peter Pan’ı yaşatmaya karar verir ve yarışmaya katılan iki yüzün üzerindeki başvuru içinden Geraldine McGaughrean’ın kaleme aldığı “Peter Pan Define Avında” isimli eser birinciliğe layık görülür ve birçok dile çevrilerek, basılır.
Ben bu kitabı da alarak okudum, şahsen ilk kitabın tadını bulamadığımı söylemek zorundayım, ama güzel olan Peter Pan’ın yeni macerasına ait satılan tüm ürünlerden elde edilen kârın da Great Ormond Street Hospital yararına kullanılacak olması.
J.M. Barrie’nin yazdığı orjinal ilk kitaptan en hoşuma giden bir anektodla bitereceğim lafımı;
“Yeni doğan bir bebek ilk kez güldüğünde, gülüşü kırılıp bin parçaya bölünmüş ve hepsi zıplaya zıplaya etrafa dağılıp gitmiş. Periler böyle doğmuş işte, şimdiki çocuklar çok şey biliyor ve çok geçmeden perilere inanmaz oluyorlar. Ne zaman bir çocuk ‘perilere inanmam’ dese, bir yerlerde bir peri düşüp ölüverir”
Berry bu dokunaklı anlatımı ve sınırsız hayal gücü ile beni etkiledi doğrusu…