bildirgec.org

erdem hakkında tüm yazılar

Victor Ananias: Doğaya Adanmış Bir Yürek

admin | 16 March 2011 18:36

bu yazıda onun adından başka tüm harfler küçük olacak, hiçbiri bağırmayacak. çünkü iyi bir insanın erken ölümü üzgün bir şeydir. sahi iyiler niye çok yaşamaz?

“doğaya adanmış bir yürekti. bodrum’un ıssız kalmış son tepesinde, kanadı kopuk bir yel değirmeninin kıyısında, onun öyküsünü rüzgâr anlatır. ey güzel çocuk. ey güzel çocuk! Victor isimli iyilik meleği. seni ancak rüzgâr anlatır…”

Victor Ananias
Victor Ananias

THE SECRET / SIR – MESNEVİ TARZINDA ANLATIMIYLA

coldflame | 06 October 2010 10:00

THE SECRET / SIR

Bu kitap dünyanın en çok satanlar listesine girmeyi çok kısa sürede başardı. Bende bu kitabı okuyanlardanım. Bu kitaptaki anlatımları biraz daha mesnevi tarza dönüştürmek ve daha anlaşılır yapabilmek için sözlüm ve ben oturup yazmak istedik. İnsanların yaratılış gayesine ters düşmeyecek şekilde anlaşılmasını sağlamak için. Bu kitapta anlatılan konu herkesin az çok bildiği fakat unutturulmaya çalışılan bir felsefenin içeriğidir. Bu felseye göre ;

i̇nsan pozitif düşünmeli ki pozitif olaylar akışına kendini de dahil edebilsin. Düşüncelerin insanın manyetik yapısında değişmelere neden olduğunu bu değişikliğinde evren tarafından algılandığı ve bir mıknatıs gibi olayları üzerine çektiği biçiminde özetlenebilir.Bu olayı bilim de kanıtlamıştır.

İYİ, KÖTÜ, ÇİRKİN

super hero | 10 August 2010 10:10

İyi insan var kötü insan var; bir de kötü olduğunun farkında bile olmadığı için kendisini faziletli zanneden birtakım vicdansız çirkinler var.

İyi, kötü, ya da çirkin olmak din, dil, ırk, mezhep, kılık kıyafet ayırmıyor. Herhangi bir yerde karşınıza denk gelen herhangi biri iyi olabilir, kötü olabilir veya en kötüsü çirkin olabilir.

Benim pek adetim değildir ama geçenlerde bir aile toplantısının ardından aşırı sıcaklardan biraz olsun kaçabilmek için Çamlıca Tepesi’ne çıktık. Bizim gibi, manzaranın ve esintili açık havanın tadını çıkarmak isteyenlerle dolmuştu ünlü tepe. Herkesin, herkesin yerinden kalkmasını beklediği bir köşe kapmaca oynanıyordu.

3 DİYALOG

saladin30 | 08 July 2010 22:23

3 Diyalog

1 Anla(ma)k

Kim anlayabilir seni? Düşün… Bütün birikimin, benliğin, varlığın ve tecrübenle cevap ver. Senin tamamıyla hissettiğin şekilde kim ortak olabilir akıl ve yürek sancına? Veya şöyle anlatayım sana “ al bu ısırdığım elmayı, sen de ısır. Şimdi tarif ediyorum bendeki tadını; dokusu hafif sertçe, güzel kokulu, insanda bir ısırık daha alma hissi uyandıran kendine mahsus sulu bir tadı var.
Elmanın bana ve sana hissettirdikleri tamamen aynı mı?
Hayır.
Hiç düşündün mü acaba aynı elmadan alınan tat, yani beynin sinirler yoluyla algıladığı veya bizim algıladığını düşündüğümüz tat, her ağızda aynı mı? Duyularımız yoluyla elde ettiğimiz bilgilerin nesnel bir yönü var mı? Peki ya sana bu elmadan ısırılan her lokmanın yiyen insan kadar değişebileceğini, dolayısıyla tadın sonsuzluğa sahip olduğunu söylesem ne derdin?
“Saçma ama olabilitesi de mevcut” derdim
İşte insandaki yaradılışından kaynaklanan esprilerden biri de budur kanımca. “Farklılıklarımız” Her insanın farklı bir dünya olduğu klişesi acaba söylendiği ve kullanıldığı kadar sığ mıdır? Bu cümle acaba nasıl bir tecrübenin mahsulüdür? Farklılıkları kabul ettiğin noktada hiç kimsenin, senin sevincini, üzüntünü, kıskançlığını, hırsını, öfkeni yani bütün ruhsal ve duygusal devinimlerini anlamasını bekleme. Bu beklememen gerekliliği bilgisi seni temelde “Farklılıkları kabul et” noktasına götürür. Farklılıkları kabul etme gerçekliğinin gerekliliğini içinde sindirdiğin anda da hayatındaki sorular, kendiliğinden doğru cevaplarını bulur, sorunların da çözümleriyle kucaklaşır. Böylelikle bedensel ve ruhsal özgürleşme yolunda büyük bir adım atmış olursun ve hayatı anlamlandırmaya başlarsın. Dedi ve önündeki ılıyan çayın tadını iliklerinde hissedercesine yudumlayarak şöyle devam etti.
Peki, yeri gelmişken nedir sence hayatın anlamı? Temel direklerle anlatılırsa, Doğmak, küçükken oyunlar oynamak, aşık olmak, çalışmak, evlenerek üreyip çoğalmak, çocuklarına iyi bir gelecek bırakmaya çalışmak ve sonra bilinmez hiçliğe karışmak mı?

Yaşamın Coşkusu ve Değer Kavramı

astral | 23 June 2010 12:04

Benim coşkulanmalarımı fazla bulmuş olmalı ki, ‘Sen küçüksün. Gün gelip her şeye kafayı takmaya değmeyeceğini anlayacaksın. Es geçeceksin. Yaşam başka türlü yaşanmaz.’ dedi.

'izlerveyansimalar.blogspot.com' adresinden alınmıştır.
‘izlerveyansimalar.blogspot.com’ adresinden alınmıştır.

Gayet sevdiğim biriydi, bu lafına sinir oldum, onun beni anlamadığını düşünmüştüm. ‘Sağ ol’ dedim sadece.

Zaman geçti. Zaman kutsallardan biridir. Anlatır insana. Eğriyi yanlışı zaman, sessizce benimsetir. Öyle ki, nasıl olduğunu anlamazsın.

Human-Users Manuel

wassago2000 | 03 March 2010 15:46


Çıkış noktası; Merak

Soru; Düşünün sevgilinizi sizi aldatırken gördünüz ama bir obje,hayvan veya insan’la?
Kaynak; hafıza okuma

-Soru; Daha büyük bir bilinmeze sahip olmanın doğurduğu potansiyel fark(inanç) itici güçtür ve kişinin daha çok dışındakilere odaklı ise,kendinden izler taşımıyorsa sadece kendisinden(varlığı) sebep çökecektir!Doğru kararlar doğru yalanlar olabilirmi sırf bu sebepten?
Kaynak; Karar Vermek

‘kim, kimin rehberi denizim?’

astral | 11 January 2010 17:35

Kimin, ‘kimin rehberi’ olacağı belli olmaz. Seninle telefonda konuşurken bir ses duydum meleğimden bölmeyeyim dedim, sonra düşündüm duyduklarım üzerine.

Hani sen dolmuşta gelirken beni bana anlatmıştın ya, hatırladın mı; o an acayip şeyler söylediğini hatırlıyor musun? Fark ettim o an konuşanın sen olmadığını ama sustum dinledim. Kimin ne zaman rehberlik edeceği de belli olmaz. İçindeki ışık engin senin, çok engin.

Erdemlisin. Erdemli olmaya çalışmakla da olmayacak bir şey erdem, içte olmalı. Doğuştan gelir.

meditasyonyapalim.com
meditasyonyapalim.com

azar işitmek istiyorsan

astral | 08 September 2009 15:43

Dün, bugün, yarın… Dün hiç bitmeyecek. Yarın hiç gelmeyecek ve bir o kadar da, içimize bir şehir kurup bekleyecek öylesine. Şu an mı, o kim? Tanıyanınız var mı? Sorup soruşturdunuz mu? Tanımadıklarınıza bulaşmamanız gerektiğini söylemedi mi anneniz? Bana söyledi, ben de o yüzden bulaşmıyorum. Ne olmaz ne olmaz. Buralarda gelecek de gelecek midir acaba diye sorular sorulmaz çok ayıptır, çok.

Azar işitmek istiyorsan, yeni silinmiş beyaz bir koltuğa çamurlu, kirli pantolonunla oturmana gerek yok. ‘Sadece gelecek nedir? Ben geleceğe gidiyorum.’ gibi anlamsız sözcükler söylediğinde; annenin seni -en yalın silah aleti olan- süpürgeyi alıp eline kovaladığını hayal etmek zor değil ya da bu kasabada en çok uygulanan –süpürgeden oldukça etkili bir ceza olan- ayaklarından halatla sıkı sıkıya bağlanıp siyah, beton ve pas kokan, dipsizmiş gibi duran kuyaya sarkıtılmak olacaktır.

Kadının cevval hali !

koza86 | 27 January 2009 12:57

Bir kadın tipi türedi ; cevval, dişli , saldırgan..” doğuştan kadın” cinsindenmiş!

Araştırmacının biri, bunların neye bu hale geldiğini incelemiş. vardığı sonuç şu; Bunlar diyor, ya nikah masasında damat adayı tarafından bırakılıp kaçılan kadınlardır, ya da sevgilisini en iyi arkadaşı ile yatakta basmışlardır.. teşhisi bu araştırmacının.

Tedavi yolunu da işaret etmiş adamcağız. Diyor ki; böyleleri eski lambalı radyolara benzer, dehşetli parazit yaparlar, bazende armut gibi bakarlar.. kafalarına bir tane çaktın mı eski ayarlarına geri dönerler.. hatta ben nerdeydim, ne oldu bana? diye de sorarlar..
Bu tedavi metotları bizi aşar.Alakadar da etmez..
Asıl mesele bunların diğer elmaları da çürütmeye yönelik saldırılarıdır;

Post – modern Son Durak: Otomatik Portakal Toplumu

neceff | 03 January 2009 21:08

Yan komşumuzun bir seri katil olduğunu kaçımız düşündü? Ya da patronunuzun bir tecavüzcü olduğunu?

Gazetlerin 3. sayfa haberleri değme göre filmlere taş çıkartırken; aynı boyalı basının daha renkli sayfa psikologları aldatma(!) eylemi insanın yasağa, suça olan gizli eğiliminden doğar, diyorlar. Modern suç, şiddet hikayelerinin babası Poe‘ nun platonik aşka yazılan en güzel, en naif şiir Annabel Lee‘ yi yazdığından bir haber..