bildirgec.org

enerji hakkında tüm yazılar

Fyling Bach…

uyusuk kedi | 06 January 2012 16:09

Flying Steps yada Flying Bach…

2011 yılında İzmir’de tanıştım onlarla. Aslında oldukça ünlülermiş. Sokak dansını ve klasik müziğin dehalarından birini, Bach’ı bir araya getirmişler. Klasik müzik ve sokak dansı…?? Evet, biliyorum, insan ilk duyduğunda hem merak ediyor hem de garip hissediyor. Aklıma sokak dansı denildiğinde genelde Türkiye’de olmasa da filmlerde gördüğüm yolun ortasında müzik eşliğinde enteresan akrobatik hareketler yapan, canlı, estetik, biraz isyankar ve delidolu dans aklıma gelir benim. Klasik müzik mi…? Açıkçası şimdiye kadar çok ilgili çekti diyemem. Şimdiye kadar…
2011 yılı Kasım ayında internette sitelerde dolaşırken İzmir’de yapılacak bir gösteri dikkatimi çekti. Merakıma yenildim, detaylarını öğrenmek için gösterinin linkini tıkladım. Sitede dolaştıkça daha çok merak ettim ve hayran kaldım. Filmlerde izledikçe hayran kaldığım gösteriler şimdi bir bilet uzağımdaydı…
Flying Bach, İzmir’deymiş.Flying Bach klasik müzik ve sokak dansını bir araya getirmiş. Flying Steps grubu, 4 yıl arka arkaya breakdance şampiyonu olmuş bir grup. Berlin Neue Nationalgalerie’deki prömiyerlerinde beğeniyle karşılaşmış ve ünlü ECHO Klassik Sonderpreis 2010 ödülüne layık görülmüşler. Ve sonunda bu gösteri Avrupa Turu’na başlamış. Johann Sebastian Bach’ın Das Wohltemperierte Klavier eserini, nota nota, adım adım hayata geçirmişler. Düşündünüz mü hiç, eğer müzik görebileceğimiz birşey olsaydı, nasıl olurdu. Flying Steps buna cevap vermişler.Flying Steps kurucusu Vartan Bassil, Break Dance’ın temel olarak belirli bir ritme oturan dört adımdan oluştuğunu açıklamış. Ama klasik müziğin ritmi çok farklı olduğu için break dance adımlarında da değişiklik yapmaları gerekmiş ve break dance temelini oluşturan akrobasinin yanı sıra rol kabiliyetlerini de sınamışlar. Piyano tuşlarına eşlik eden baş dönüşleri, Bach’ın ritmine uyum sağlayan akrobatik hareketler…Ve sonunda kenilerini farklı bir dille anlatan Flying Bach ortaya çıkmış.
Sahnede sergiledikleri gösteriyi izlerken içinize dolan enerji kelimelerle anlatılamaz. Flying Steps ve ekibini bu harika göster için kutlamak istiyorum.

En büyük enerji kaynağımız ; Güneş

akbelen79 | 08 March 2011 14:05

Enerji kaynakları hakkındaki ilk yazımızda sizlere kısaca bilgi vermiştik ama şimdi detaylarına giriyoruz. İşte Yeni enerji kaynaklarımızdan Güneş enerjisi;Ülkelerin yıllık güneşlenme sürelerine göre teknoloji ile birleştirilmesinden doğan enerji kaynağı demiştik.
Şimdi ülkemiz açısından bakacak olursak yıllık güneşlenme süremiz 2700 saat olup(1), Bu kadar güneşlenme ile üretilen enerjiyi sadece ısınma ve sıcak su ihtiyacı için kullanmaktayız.
Amaç ne olmalıdır ? sorusuna cevaben ;

  • Ülkemizde şebekeden bağımsız güneş pilleri üretimi olmalı,
  • Binaların güneşten etkin yararlanmasının önünün açılması (ısınma,soğutma,elektrik,güneş mimarisi)
  • Dünya’da ilerleyen güneş evleri modelleri ve sera uygulamaları desteklenmelidir,
  • Aslında biraz daha ileri gidip termik santralleri bile olur ama bunu için yüksek teknoloji gerekir.
    Bu uygulamaları çeşitlendirebilir ve yapımına girebiliriz. kaynak hiç tükenmeyen Güneş’tir. Her güneş açtığında biz kazanırız böylece.
    (1)= Bu bilgi, Muğla Ünv.Temiz enerji ARGE etkinliğinden alınmıştır.

Limitsiz Enerji

mahirgul | 17 February 2011 09:18

http://www.limitsizenerji.com/temel-bilgiler/yenilenebilir-enerji-kaynaklari

Güneş pilleri ve zorlukları

lazaronnie | 09 February 2011 10:37


İstenmeyen durum : panellerin karla kaplanması.

Bu yıl birleşik devletlerde bazı insanlar, kar ve buzun doğurduğu esaretin altında kaldılar. yoğun kar ve buz, panellerin üzerini kaplayıp güneş ışığını engelledi. kimi zaman çok düşük derecelere kadar düşen hava sıcaklığı, ev sakinlerinin şebekeye daha fazla yüklenmelerine sebep oldu.

the innocent africa

admin | 03 January 2011 23:41

vahi yaşamı,büyük düzlükleri,koyu tenli insanları,fakirlik,açlık,sayısız hayvan türü deyince akla gelen ilk coğrafya. sürekli izlenen bir kıta.ama artık izlemekle kalmak istemiyor devler.
artan nüfusları ve teknolojileri için başrol oyuncuları yine afrika.

DENEMEK BİR ŞEY KAYBETTİRMEZ

admin | 24 December 2010 17:10

Yaşamın gidişatını beğenmediğimiz zamanlar çeşitli yollara başvururuz.Parasal anlamda yada duygusal anlamda aksi giden zamanlar olur ve ne yapabileceğimiz konusunda kafa patlatırız.
Bazen çok basit önlemler ya da çetrefilli olmayan yollar bizi amacımıza götürebilir, içinde bulunduğumuz aksi durumu düzeltebilir. Küçük dokunuşlar büyük sonuçlar doğurabilir.

Samanyolunda mahsun bir karadelik

quex | 26 November 2010 17:59

Şu son 2 haftadır “Kara Delik” lere çok taktım. Mevzuya aslında Morgan Freeman ın anlatıcılığını yaptığı “Through the Wormhole” dizisi ile başladım. Parçaçık fiziği, uzay-zaman teorileri, görecelik kavramı, spring teorileri, karanlık madde, ondanda ilginci karanlık enerji, stephen havking derken iş kara deliklere geldi dayandı lakin bu delikler bütün bu teorilerin bittiği yerler.
Sonra parçacıktan uzay fiziğine geçiş kaçınılmaz oldu ve gezegenler sistemler galaksiler derken. Kendimi akşamları gökyüzüne bakakala buldum.
Şunu hep merak etmiştim. Bizim galaksimizin (samanyolu- ya da MilkyWay) gerkezinde ne olup bitiyor. Belgesellerde hep dünyadan dış uzaya doğru bir serüven izleniyordu.
Ama 15 senedir samanyolunun merkezini inceleyen bir bilimadamlarının sonuç almaya başlaması sonrası galaksimizin merkezinde neler döndüğünü ufaktan anlamaya başlamışız.
Neler döndüğünü diyorum çünkü hakikaten yıldızlar, görünemeyen bir nesnenin etrafında müthiş bir artan-azalan ivmeli hızda dönmekte. Bu nesne görünmüyor çünkü bu bir Kara Delik. Ve yıldızları bu hızda döndürebilen bu deliğin büyüklüğü güneşimizin 4 milyon katı.
Artık her galaksinin merkezinde böylesine kara deliklerin bulunduğu biliniyor. belkide birden fazla. Mesela komşu galaksimiz, Andromedada iki tane gözlemlenmiştir. Bu içten içe kaynayan iki galakside yaklaşık 2 milyar yıl sonra birbirine geçecek. Ne kadar kozmik. Ne kadar güzel.
Demek yıllar önce çocukken annemin aldığı Andromeda adlı kitaptaki uzaylı oradan gelmiş. 2 milyar yıl sonra hep birlikte buhar olacağız he.

X ve Y ile oluşturulan her denklem bir ilişkiyi temsil ederse…

meflug | 11 November 2010 11:34

Arkadaşımla konuşurken farkettim, ilişkiler ne kadar ilginç. Hiçbir zaman yorum yapılamıyor hakkında. X kişisinin Y kişisine davranış stili Y’yi ilişkiden soğutur sanıyorsun, bir bakmışsın Y aşık oluvermiş X’in tavırlarına.
X ile Y’yi ilk defa ilkokulda tanıdım. Abimle babam mutfakta oturmuş bir matematik problemi çözmeye çalışıyorlar, babam problemi X ve Y’ye döküyor ve matematikten nefret eden annem de “X ve Y’den bahsederseniz giderim” diye bağırıyor. Annemin neden X ve Y’den nefret ettiğini bir türlü anlayamıyorum. Bilinmeyen şeyler annemi korkutuyor olmalı… Ortaokula geldiğimde öğretmenimiz denklem konusuna geçti ve X ve Y’den bahsedince benim gözlerim büyüdü, “hayır bu konu çok zor, gitmek istiyorum ben” diye ağlamak istedim. Bir ayda alışabildim X ve Y’ye… Ama sonra vazgeçemedim. Öyle ki, hayatımın anlamı oluverdi birden bilinmezlikler. X, Y ve artık Z’ye de merhaba…
Eminim herkes kurmuştur “ben asla …..” ile başlayan cümleler. Peki ya o asla dediğiniz şeyi bir gün yaptığınızı farkettiğinizde neler hissettiniz? Yaşamadınız mı hala? O zaman hazırlıklı olun ASLA’nızla yaşamaya. Mesela ben asla “aşk” içerikli yazılar yazmam.

Ekolojik “Kişisel Medya Aracınız”; Sony Eclipse

Lorilleux | 11 September 2010 17:55

Dünyadaki fosil yakıtların hızla tükenmeye başladığı bu yıllarda herkes panik içinde. Petrol gibi yenilenemez enerji kaynaklarının hızla tükenmesi; tüketicileri bilinçlenmesine, üreticilerin ise enerji ihtiyaçlarını alternatif yollardan sağlanmasını sağladı. Bu dönemde oluşan yeni trend ise; yenilenebilir enerjilerle çalışan otomobil, telefon ve diğer cihazlar.

Ünlü Japon elektronik devi Sonyde bu trende ayak uydurmaya çalıştığını geçtiğimiz haftalarda prototip olarak basınla paylaşılan “Eclipse” adlı kişisel medya aracı ile gösterdi. Eclipse, Hoang Nguyen tarafından tasarlandı.