Oscar adaylığı bulunan Amerikan sinemacı Paul Weitz‘in hem senaristliğini hem yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “In Good Company” (Babamın Kabusu), 2004 senesinde gösterime girdi. Uluslararası Berlin Film Festivali’ne adaylığını koyan filmde 1954 doğumlu Amerikan aktör Dennis Quaid, 1978 doğumlu aktör Topher Grace, Amerikan aktris Scarlett Johansson, Marg Helgenberger, David Paymer, Zena Grey, Clark Gregg, Philip Baker Hall ve Selma Blair gibi isimler rol alıyor.
1946 doğumlu Amerikan sinemacı Joe Dante‘yi Gremlinler Serisinden tanıyoruz. Yönetmenin 1987 senesinde çektiği sinema filmi Innerspace, Chip Proser’in hikayesinden uyarlandı. Senaryosunu Jeffrey Boam ile Chip Proser’in birlikte yazdıkları eserde Amerikan aktör Dennis Quaid, Emmy Ödüllü aktör Martin Short, Amerikan aktris Meg Ryan, aktör Kevin McCarthy, Orson Bean, Harold Sylvester, William Schallert, Robert Picardo, Wendy Schaal gibi isimler rol alıyor. Orjinal süresi 120 dakika olan film, En İyi Görsel Efekt dalında Oscar Ödülü’ne layık görüldü.
Dört defa Oscar’a aday gösterilen Amerikan yönetmen Lawrence Kasdan‘ın yönetmenliğini üstlendiği sinema filmi “Wyatt Earp“, 1994 senesinde vizyona girdi. Senaryosu Kasdan ile Don Gordon tarafından yazılan film, 1848 ile 1929 tarihleri arasında yaşamış kanun insanı Wyatt Earp’ın hayatını konu ediniyor. İki defa Oscar kazanan Amerikan aktör Kevin Costner‘in başrolünde yer aldığı yapımda Dennis Quaid, Gene Hackman, Isabella Rossellini, Michael Madsen, David Andrews, Mark Harmon, Mare Winningham, JoBeth Williams, Tom Sizemore, Bill Pullman ve Catherine O’Hara gibi isimler rol alıyor.
Çiftçilik, hakimlik, postacılık, avcılık da dahil olmak üzere pek çok işin üstesinden gelebilen güçlü otoriter bir adam olan Wyatt Earp, Amerika için adeta bir ‘ikon’, örnek alınacak adam olmuştu. 1994 çıkışlı filmimiz de Earp’ın doğumundan ölüme, yaşamını anlatan belgesel niteliğinde oldukça başarılı bir eser.
Tanrı insanoğlundan ümidini kestiğinde Hz.Nuh’un (AS) tufanı gibi yeryüzüne büyük bir felaket gönderir, insanlık yeniden başlar. Eğer Tanrı’nın görevlendirdiği bir melek görevini yapmaz, “doğrusu bu değil, doğrusu bu şekilde olmalı” derse ve şansını iyi değerlendirirse ne olur? Tanrı gerçekte doğrusunu bilememiş mi olur, yoksa insanlığa ve meleğine bir şans daha vermiş mi olur?
Semavi dinlere dört büyük melek vardır :
1) Cebrâil: Meleklerin en büyüğüdür. Tanrı ile peygamberleri arasında aracılık yapar.
2) Mikâil: Tabiat olaylarının idaresi ile görevlidir. (Yağmur yağması, rüzgâr esmesi, ekinlerin bitmesi v.s. gibi)
Christian Alvart’ın ”Antikörper”, ”Case 39” gibi dikkat çekici gerilim filmlerinden sonra yönetmenliğini yaptığı 2009 tarihli ”Pandorum” bilimkurgu-aksiyon türünde biraz da gerilim öğeleri içeren bir yapım. Amerikan-Alman ortak yapımı olan film, iki astronotun uzay gemisinde aşırı uyumaya mağruz kalmaları dolayısıyla hafızalarını yitirmiş bir şekilde uyanmalarıyla başlıyor. Kimliklerini ve neden orada olduklarını hatırlamayan iki astronot, bir süre sonra çok özel bir görev için gizemli uzay gemisinde bulunduklarını ve gemide yanlız olmadıklarını farkederler. Çok geçmeden duruma alışan ikili gemideki gizemi ve etraflarında neler olduğunu çözmek için harekete geçerler. O andan itibaren gemide tanışacakları yeni insanlar ve karşılaşacakları garip olaylarla, orada bulunmalarının asıl nedenini anlayacaklar ve kaçınılmaz kaderleriyle yüzleşeceklerdir.
Doğaya salınan sera gazları ve daha birçok şey küresel ısınmaya neden olmuştur. Dünyanın maruz kaldığı bunca şeye karşılık elbette bir cevabı olacaktır. Hortumlar, fırtınalar, depremler, med cezir dalgalanmaları… Dünya buzul çağı denebilecek yeni bir dönemin başlangıcındadır. New York’ta inanılmaz bir şekilde iklim değişikliği olur, önce New Yok büyük dalgalar eşliğinde sular altında kalır ve çok geçmeden bu sular buzula dönüşür. Tümdünya tehdit altınadır. Bir klimatolojist olan Jack Hall hala dünyanın bir şansı olduğunu düşünür fakat her ihtimale karşı bütün Amerika’yı halen sıcak olan güneye doğru sevk ettirir…
Film oyuncularının başarılı performansı filmi gerçekten izlenir kılmış, ayrıca başarılı Alman yöntemeni olan Roland Emmerich’i de Godzilla filmiden ve M.Ö.10.000 filminden tanıyoruz. Oyunculardan Ian Holm ise Ratatouille’de seslendirme olarak, Yüzüklerin Efendisi filminde de oyuncu olarak yer aldı…
Lost dizisinin sevilen karakteri Jack’i canlandıran Matthew Fox‘un yeni filmi, 4 Nisan’da sinemalarda gösterime girdi: Vantage Point. Film bir suikast denemesinin değişik bakış açılarından nasıl göründüğünü anlatıyor. Yönetmenliğini Pete Travis üstlenmiş. Oyuncu kadrosu arasında Matthew Fox’dan başka Oscarlı oyuncu Forest Whitaker, William Hurt, Dennis Quaid, Sigourney Weaver, Zoe Saldana, Edgar Ramirez bulunuyor. Ancak Lost ile tandığımız o herkese yardım eden sıkı beyin cerrahımız Matthew Fox bu filmde karşımıza pek de iyi bir karakter olarak çıkmıyor. Filmin aksiyon sahneleri oldukça başarılı. Araba kovalamacası, şehir filmlerinin olmazsa olmazı olduğundan, bu filmde de bol bol yüksek tansiyonlu araba sahneleri izleyeceksiniz.
