bildirgec.org

biyografi hakkında tüm yazılar

Juliette Lewis

queennothing | 24 January 2013 00:16

21 Haziran 1973, Los Angeles, Kaliforniya doğumlu Juliette Lewis, aktör olan babası Geoffrey Lewis ve grafik tasarımcı annesi Glenis Duggan Batley (boşandılar), kardeşleri Dierdre Lewis, Lightfield Lewis ve üvey kardeşleri (başka anne) Brandy Lewis, Matthew Lewis ile şu sıralarda sinemayla içiçe olan, oldukça kalabalık bir aileden geliyor. Hiperaktif ve asi bir kız olan Juliette, henüz 6 yaşındayken oyuncu olmaya karar verdi ve 14. yaşgününde, ailesinden ayrılarak bağımsızlığını ilan etti. Bu sıralarda Juliette, Michael Toshiyuki Uno‘nun yönetmenliğini yaptığı TV filmi “Home Fires“da ‘Maty‘ karakterini canlandırarak, ilk oyunculuk deneyimini kazanmış oldu. ’87 ile ’88 arasında, Michael Leeson‘un yönettiği 13 bölüm süren komedi dizisi “I Married Dora“da ‘Kate Farrell‘ karakterini canlandırdı. Yine ’88 yılında, 9 sezon süren “The Facts of Life“ın 9. sezon, 23. ve 24. bölümünde ‘Terry Rankin‘ olarak yer aldı. Aynı yıl, Altın Küre Ödüllü yönetmen Richard Benjamin‘in yönettiği “My Stepmother Is an Alien” adlı mizahi – bilim kurgu yapımında Kim Basinger, Seth Green, Dan Aykroyd gibi isimlerle oynadı.

1989 yılında, 16. yaşını kutlayan Juliette, liseye başlayalı 3 hafta olmadan okulu bıraktı ve dans kulübünde alkol aldığı için tutuklandı. Kural tanımayan kişiliği, kestirilemeyen davranışları, ailesinden uzak durmasına karşın içinde günbegün büyüyen oyunculuk aşkı, sinemaya yönelmesini sağladı.

Gelmiş geçmiş en az politik hayvan; Virginia WOOLF

queennothing | 21 December 2012 11:30

Leslie ve Julia Stephen’ın ikinci kızları, üçüncü çocukları olarak 25 Ocak 1882 tarihinde, İngiltere; Londra’da dünyaya gelen İngiliz Edebiyatı’nın kilometre taşlarından Virginia Woolf, gerek romanları, gerek eleştirmenliği, gerekse kişiliğiyle araştırma, eleştiri ve tartışmalara konu olmuş, dünya çapında en güçlü kalemlerden biri olarak kabul edilmiştir. Soylu bir aileden gelen Woolf, 59. yaş gününden iki ay sonra ardında dokuz roman, bir günlük ve onlarca hikaye bırakarak kendi isteğiyle hayata gözlerini yumdu.

Michael Haneke

queennothing | 12 December 2012 14:13

Michael Haneke, 23 Mart 1942 senesinde Almanya, Münih’te dünyaya geldi. Aktör ve yönetmen Fritz Haneke ile aktris Beatrix von Degenschild’in oğulları olan Haneke, Viyana Üniversitesi’nde felsefe ve psikoloji okudu. 1967 ile 1970 tarihleri arasında Südwestrundfunk’ta çalışan Haneke, oyunculuk ve yönetmenlikle yakından ilgiliydi. İlk yönetmenlik deneyimini 1974 senesinde “After Liverpool” adlı TV filmiyle kazanan Michael Haneke, Hildegard Schmahl ile Dieter Kirchlechner’in rol aldıkları bu 90 dakikalık yapımı Batı Almanya’da çekti. 1976 senesinde ikinci TV filmi “Sperrmüll“ü çeken Haneke, aynı sene Ingeborg Bachmann’ın hikayesinden uyarladığı “Drei Wege zum See“yi çekti. 1979 senesinde “Lemminge, Teil 1 Arkadien” ile devamı olan “Lemminge, Teil 2 Verletzungen”i çeken yönetmen, 1983 senesinde senaryosunu kendi yazdığı “Variation”u çekti. İki sene sonra Peter Rosei’nin kitabından uyarladığı “Wer war Edgar Allan?”ı yöneten Haneke, 1986 senesinde yine TV için “Fräulein”i çekti. Angelica Domröse, Lou Castel ve Bob Anderson’un rol aldıkları bu film, 108 dakika ve siyah-beyazdı.
Bir röportajında, en başarılı bulduğu yönetmenin Abbas Kiarostami olduğunu söyleyen Haneke, 1989 senesinde ilk sinema filmi olan “Der siebente Kontinent“i çekti. Birgit Doll, Dieter Berner ve Leni Tanzer’in rol aldıkları ve İngilizce’ye “The Seventh Continent” olarak çevrilen film, Locarno Uluslararası Film Festivali’nde ödül kazandı.

Stanley Kubrick

queennothing | 01 October 2012 11:38

26 Temmuz 1928, New York, Amerika doğumlu Stanley Kubrick, gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerden biri olma özelliğini taşıyor. Gertrude Nee Perveler ve Jacques Leonard Kubrick’in oğulları olarak Manhattan Hastahanesi’nde dünyaya gelen Kubrick, küçük yaşta babası sayesinde caz müziği aşığı olmuştu. 1934 senesinde, Kubrick 5 yaşındayken doğan kızkardeş Barbara ile aileye bir üye daha eklendi. Müziğe özel bir ilgisi olduğuna inanan Avusturya kökenli Kubrick, davul çalmaya başladı ve geleceğini, profesyonel davuculukta görüyordu. Babasının hediye ettiği fotoğraf makinesiyle dikkat çekici kareler yakalayan Kubrick, yine babasından öğrendiği satranç sayesinde davulcu olmaktan vazgeçti. Okulda fizik dışındaki derslere ilgisi olmadığı gözlemlenen genç adam, okulu bitirir bitirmez zamanını fotoğraf çekmekle geçirir oldu. Bir miktar para karşılığında, yakaladığı kareleri satmayı başaran (New York Daily satın aldı) Kubrick, satış rakamları oldukça yüksek bir dergi olan Look‘un kadrolu elemanı oldu. 4 yıl boyunca Look çatısı altında dünyayı dolaşan Kubrick, 20 yaşına geldiğinde ilk evliliğini gerçekleştirir. 28 Mayıs 1948 tarihinde Toba Metz ile dünyaevine giren Kubrick, Greenwich Village’a taşındıktan sonra New York’ta ikamet eden Museum Of Modern Art‘ın daimi takipçisi haline geldi ve gösterimi yapılan filmleri aralıksız izledi. Zamanla tutkunu haline geldiği filmler, Kubrick’i bambaşka bir yöne doğru çekmekteydi; yönetmenlik.
Arkadaşlarıyla birlikte biriktirdiği parayla, günlüğü 25 dolar olan bir kamera sistemi kiralayan Kubrick, profesyonel sinemacılığa girişini şöyle özetliyor;

Anton Yelchin

horseplay | 09 July 2012 14:27

Anton Yelchin, 11 Mart 1989’da Rusya’nın Leningrad (diğer adıyla Saint Petersburg) şehrinde dünyaya gelmiştir. Artistik patinaj sporcusu annesi İrina ve babası Viktor, Anton daha altı aylıkken Amerika’ya mülteci olarak gitmişlerdir.


“Hearts in Atlantis ” filminde Yelchin ve Boorem

İlkokul yıllarında Los Angeles’ta iken, oyunculuk dersleri almaya başlamış ve daha sonra bir kast ajansına dahil olmuştur. O sıralarda Anton 10 yaşındayken televizyonun popüler dizilerinden biri olan E.R. dizisinde “Robbie Edelstein” rolünü canlandırmıştır. Anton, çocuk yıldız olarak asıl çıkışını 2001 yılında başrolünü Anthony Hopkins’in aldığı “Hearts in Atlantis” filmindeki “Bobby Garfield” rolü ile yapmıştır ve bu filmdeki rolü ile Young Artist Award’a layık bulunmuştur.

Andrey Tarkovskiy

queennothing | 07 August 2011 12:05

4 Nisan 1932 tarihinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği üyesi Beyaz Rusya’da dünyaya gelen Andrey Tarkovskiy, başta tekniki açıdan olmak üzere gerek kurgusal gerekse yaklaşım olarak sinema sanatının önemli yönetmenlerinden biridir. Tarkovskiy, filmografisinde az film olmasına rağmen onlarca yönetmene ilham kaynaklığı etmiştir.

Şair ve çevirmen olan Arseny Alexandrovich Tarkovsky ile Maria Ivanova Vishnyakova’nın oğlu olan Tarkovskiy‘nin çocukluğu doğduğu sınırlarda, Yuryevets’de geçti. Beş yaşına gelince babasının orduya girmesi üzerine annesi ve ablasıyla Moskova’ya göç eden yönetmen, Moskova Lisesi’nde okumaya başladı. 15 yaşında gelince tüberküloz teşhisi konulan Tarkovsky, yaklaşık bir sene kadar hastahanede tedavi gördü. Bu zaman dilimi içerisinde yaşadıklarının etkilerini “Zerkalo” (The Mirror) adlı yapımda anlattığını da not olarak ekleyelim. Üniversite öğrenimini Arapça Bölümü’nde tamamlayan Tarkovskiy, ilk filmi için çalışmalara 23 yaşında başladı. “Ubiytsy” adında 19 dakikalık bir kısa film çeken yönetmen, Ernest Hemingway’ın kısa hikayesinden uyarladığı bu eseri Marika Beiku ve Aleksandr Gordon ile tamamladı. 1959 senesinde 45 dakikalık “Segodnya uvolneniya ne budet“i çeken Tarkovskiy, bu eserini de yine Aleksandr Gordon ile birlikte tamamladı. Okul ödevi olduğu için çektiği bu iki kısa filmden sonra 1960 senesinde Irma Raush ile dünyaevine giren usta yönetmen, bir sene sonra ilk önemli eserini, “Katok i skripka“yı çekti. Senaryosu Andrey Konchalovskiy ve S. Bakhmetyeva tarafından yazılan filmde Igor Fomchenko, Vladimir Zamansky, Marina Adzhubei ve Yuri Brusser rol aldı.

Marlene Dietrich

queennothing | 27 June 2011 11:39

1898 senesinde dünyaevine giren Louis Erich Otto Dietrich ile Wilhelmina Elisabeth Josephine Felsing’in 1900’de dünyaya getirdikleri Elisabeth’ten sonra 1901’de doğan Marie Magdalene Dietrich, Almanya’da çıkmış en başarılı, en yetenekli ve en güzel kadın oyunculardan biridir. 1920’li yıllarda kabare şarkıcılığı yapan Marlene, 1930’lar, ’40’lar ve ’50’lerin sinema filmlerinde aranan aktris olmuştur.

27 Aralık 1901 tarihinde Almanya’nın başkenti Berlin, Schöneberg’de dünyaya gelen Marlene Dietrich, 10 yaşına geldiğinde babasını yitirdi. Bu kayıptan 5 sene sonra sonra babasının iyi arkadaşı Eduard von Losch ile evlenen annesi, bu eşini de Birinci Dünya Savaşı’nda kaybetti. Altı yaşındayken hem ilkokul hem de liseyi içinde barındıran Auguste-Viktoria Kız Okulu’na giren Marlene, çello kursuna yazıldı. Tiyatro ve şiirle ilgilenen genç kız, 1919 senesinde “Im Schatten des Glücks” adlı bir filmde göründü. 1923 senesinde Napolyon’un yaşamını anlatan “So sind die Männer”de küçük rol alan Marlene, ilk gerçek işine Guido Thielscher’s Girl-Kabarett’te sahip oldu. Kabare şarkıcılığı yapmaya başlayan Marlene, Max Reinhardt’ın drama okulunda eğitim aldı. 1924 senesinde set asistanlığı yapan Rudolf Sieber ile dünyaevine giren genç kadın, sinema filmlerinde kısa roller alıyordu. Aynı sene ilk ve tek çocuğu Maria Elisabeth Sieber‘i (bildiğimiz adıyla Maria Riva) doğurdu. “Der Mönch von Santarem”, “Der Sprung ins Leben”, “Der Tänzer meiner Frau”, “Der Mensch am Wege” gibi filmlerde rol alan genç yıldız, 1926’da Lya De Putti ile birlikte “Manon Lescaut” adlı yapımda rol aldı. 1927 senesinde ülkemizde de gösterime giren “Madame wünscht keine Kinder” adlı yapımda rol alan Marlene, “Eine Dubarry von heute”, “Kopf hoch, Charly!”, “Sein größter Bluff”, “Der Juxbaron” ve “Café Elektric” gibi filmlerde rol aldı. 1928’de “Ich küsse Ihre Hand, Madame”, “Die Frau, nach der man sich sehnt”, “Das Schiff der verlorenen Menschen” gibi az duyulmuş yapımlarda oynayan Marlene, 1930 senesinde ilk büyük rolünü “The Blue Angel“de oynadı.

Tori Amos : Piyanonun Kraliçesi

soylemedengecemicem | 22 May 2011 14:03

Öyle bir sanatçı düşünün ki piyano çalıp şarkı söylerken, bir yandan da gözlerinizin içine bakıyor. Sahnede dans eden, çeşitli koreografiler sergileyenlerden daha büyük bir enerjiyle sizi yakalıyor. Sizi şarkının içine sokuyor adeta. Sanki şarkıyı sadece size söylüyor.
Farklı aksanıyla söylediği ilginç sözlerle ve orijinal ses rengiyle size hayran olmaktan başka şans tanımıyor.

İşte o sanatçı, piyanonun kraliçesi Tori Amos…

22 Ağustos 1963 ‘te Kuzey Caroline’da dünyaya gelen sanatçı çoğumuzun daha doğru düzgün konuşamadığı yaşta piyano çalmaya başlamıştır.

Babası rahip olan Tori, dört yaşındayken kilise korosunda hem piyano çalıp hem de şarkı söylemeye başlar. 1968’de Peadbody Konservatuvarı’nda burs kazandığındaysa, o okula kabul edilen en genç öğrenci olmuş olur.

Bernardo Bertolucci

queennothing | 09 May 2011 12:15

Öğretmen bir anne ile şair bir babanın oğulları olarak 16 Mart 1940 tarihinde İtalya, Parma’da dünyaya gelen Bernardo Bertolucci, İtalyan Sineması için oldukça değerli ve özgün bir yönetmendir. Henüz 15 yaşındayken “Premio Viareggio” adında bir kitap yayınlayan Bertolucci, Roma Üniversitesi’nden mezun oldu. İlk yönetmenlik deneyimini “La commare secca” adlı sinema filmiyle kazanan yönetmen, 90 dakikalık yapımda Francesco Ruiu, Vincenzo Ciccora, Gabriella Giorgelli, Giancarlo De Rosa gibi isimlerle birlikte çalıştı. İtalyan yönetmen Giuseppe Bertolucci‘nin kardeşi, yapımcı Giovanni Bertolucci’nin yeğeni olan Bernardo, 1964 senesinde “Prima della rivoluzione” ile ikinci yönetmenlik deneyimini kazandı. Filmde başrolü eşi Adriana Asti‘ye veren Bertolucci, senaryosunu da kendisi yazdığı bu filmi renkli olarak çekti. 1966 senesinde “Il canale” adlı kısa belgeseli çeken yönetmen, RAI adlı TV kanalı için üç bölümlük “La via del petrolio” adlı belgeseli çekti. 1968 senesinde “Partner.” adlı drama filmini çeken Bertolucci, 1969 senesinde “Amore e rabbia” projesine dahil oldu. 1970 senesinde adını İtalya’ya duyurmasını sağlayan “Il conformista“yı yöneten usta sinemacı, En İyi Senaryo Oscarı’na aday gösterilen bu film için 750.000 Dolar harcadı.

Michael C. Hall

AsetilCoa | 20 April 2011 20:35

Michael C. Hall oyunculuk kariyerine en önemli adımı Six Feet Under adlı diziyle attı. 2001’den 2005’e kadar devam eden dizi 32 kez Emmy’e aday gösterilip 7’sini kazanmış, bir çok eleştirmenden tam not almış ve bir çok izleyicinin de hayatında derin izler bırakan dizilerden biri olmuştur. Michael C. Hall bu dizide David Fisher adlı eşcinsel bir karakteri başarıyla canlandırmış, burdaki oyunculuğuyla Emmy ödüllerine aday gösterilmiştir.