bildirgec.org

beden hakkında tüm yazılar

HAYALETLER SEVİMLİ MİDİR?

nihansage | 06 May 2011 15:07

İnternette dolaşan her hangi biri, hayaletlerle ilgili videolara ve resimlere rahatlıkla ulaşabilir. Sormamız gereken soru şudur; Bu videolardaki hareketler gerçekten hayaletler tarafından mı yapılıyor, yoksa hepsi kurgu mu? Daha da önemli olan soru ise, bu videolardaki görüntüler gerçekten hayaletlere mi ait, sakın başka bir canlı türüne ait olmasınlar! Mesela günümüz moda değimiyle üç harflilerin marifeti olmasın… Bu da tabi ki farklı bir görüş şeklidir.Sonuç olarak resimlerde fütursuzca boy gösteren şeylerin ne olduğunu bilmediğimizdir.

Sanal alışverişte artık pek de sanal değiliz!

Beacool | 02 October 2010 11:20

Fits me
Fits me

Sanal hayatın gündelik hayatın yerine geçmesiyle değişen alışveriş kültüründe “değişmez” dediğim alışveriş sektörü giyim sektörüydü. Bu konuda birkaç deneyim yaşamış ve bedenleri benim bedenime birebir olan birkaç ürünü sanal alışverişle internetten sipariş etmiştim. Ürün geldiğinde ise üstümde hiç de benimmiş gibi durmamıştı. İşte bu birkaç acı deneyim sanal alışverişle kıyafet almamın hayalinin “henüz” erken olduğunu gösteriyordu…

Fits me ile şekilden şekile...
Fits me ile şekilden şekile…

Tabii bu haberi görmek kafamdaki “acaba?” rüzgârlarının yeniden başlamasına sebep oldu. Bir Estonya firması tarafından 30.000 insan vücudunun taranmasıyla yaratılan ve Fits.me ismiyle anılan bu ürün bir nevi robot manken. Tek yaptığı ise sizin vücudunuzu taklit etmek ama bu taklidi 2000 farklı vücut şekline girerek yapabiliyor.

Yolun Açık Olsun Birtanem…

firatocal | 02 September 2010 14:20

Bana çektirdiğin tüm acılar için şükranlarımı sunuyorum sana ey sevgili… Bende açtığın her yara , hayat bataklığı içinde çırpınan çaresizliğimi bana daha iyi anlattı… Kendime olan körlüğümü , yalancılığımı ve yabancılığımı bir kere daha fark etmemi sağladı…

Sonsuz kere teşekkürler sana , bütün dünyamı yıktığın , kalbimi per perişan bir viraneye dönüştürdüğün için… Gözyaşlarıma hiçbir zaman acımaman ne kadar doğru kararlarmış her defasında… Tüm erkekler hiçbir zaman büyüyemeyecek çocuklardı senin için… Issız terk edilmiş oyun parklarındaki hayat boyu yapayalnız kalmayı hak eden sahipsiz ruhlardı onlar… Ne de haklıydın bıçak kadar keskin ve soğuk sözlerinde bir tanem…

Canın ne zaman yansa, o güne kadar yaşadığımız bütün güzel şeyleri tutuşturuverirdin tafralı basit bir tartışmanın cılız ateşiyle… Ve geçip karşısına zevkle seyrederdin üzerlerine tir tir titrediğim anılarımın yavaş yavaş çığlıklar içinde yanışlarını… Kendimi yeniden ve daha açık anlamamı sağladığın için , yaşadıklarımdan çok daha öğretici olan ortak günahlarımız için müteşekkirim sana…

Sana kızamıyorum… Senden nefret edemiyorum… Çünkü ruhumu ve bedenimi paramparça eden sözlerin ve hareketlerin , karanlığa gömülü ve hiçbir zaman girmeye cesaret edemediğim derinliklerimi keşfetmeme yaradı…

gece…

firatocal | 17 August 2010 11:08

üşüyen düşlerimi şefkat dolu elleriyle örten sırdaş dostumdur gece… gözlerimi kapatıp tüm savunmasızlığımla kendimi bıraksam bile , bilirim bana ihanet etmeyeceğini…

bazen özlem dolu aşk kokan bir sevgili olur , bazense koruyup gözeten , başını güvenle yasladığın bir anne … dalıp gidersin düşler diyarına mehtap kokan , yakamozun ışıl ışıl aydınlattığı elleriyle…

yaşam yorgunu bedenimi , ayrılık bitkini ruhumu dinlendiren kendinden emin , yalnızlar rıhtımıdır kadim dostum gece… dobradır , dostların en harbisi… kimsenin söylemeye cesaret edemeyeceği gerçekleri düşlerime fısıldayan acı gün dostumdur…

sırtını hiç dönmez bana… gün boyu aklıma gelmese bile adı , güneşle veda
laşma anımda tüm affedi
ciliğini giyinip , güler yüzüyle karşılar onca karanlığın arasın dan … ayrılığın şiirini yazdırır kalp kırıklıkları üstüne… elimi kesse de kırıntıları , acıtmaz gün boyu canımı acıttığı kadar herşey onunla…

LADES

il mare | 19 April 2010 15:07

Ya “içimizdeki şeytan” ın satırları arasına dalarak geçirecekti bu sönme vakti çoktan gelmiş ışıkların aydınlattığı zamanı, ya da içindeki şeytanı satırlarla dışarı çıkararak.

Mail kutusunu açtı, bugün şeytan gibi bir şeye benzettiği birinin maillerini okudu son kez. Kapadı sayfayı sonra,masaüstündeki belgelerimi,bayatlamış birkaç parçayı,indirip de kullanmadığı programların logolarını , bir farenin ayak izleriyle çevreledi bileğinin yardımıyla, taradı taradı, bıraktı. Birkaç kez sağa tıkladı,ardından sola, tam bu aptal oyunu bırakmış kitabına yönelecekti ki son bir sağ tıklamayla yeni bir belge açtı,ardından da çok sevdiği bir müziğiçalıştırarak,yazmaya başladı.

bir hayal kur

astral | 28 December 2009 09:55

27 Aralık’ 09, Hiç aşık olmadığımı ona baktığımda anladığımda…


Oyunların bedenlerimizde ruhumuzda, yeni adreslerini devamlı devamlı keşfettiği bir okyanusta, sana her akşam aşık olmak istiyorum. Bir ömre birlikte yazdığımız bir akşam, aynı öykünün içinde birbirimize bir öykü yazarken, o öyküde birbirine tutkuyla bağlı olan bir kadının bir erkeğin sırılsıklam öyküsünü oluşturuyoruz, çok çok sevdiğimiz bir şarkının eşliğinde… Başlangıcı yanına alıp gökkuşağını cebine koyup, hiç konuşmadan, sezerek, öperek içten ve derinden; teninden çok öte; yol alır yol.

İnsan : Beden, Gezen ve Nefes Alıp – Veren

sametparpar | 08 June 2009 10:54

Yıllardır hatta asırlardır üzerinde türlü türlü yorumlar yapılmış, türlü türlü araştırmalar yapılmış bir konu da “insan” konusudur. Kişilik ve Şahsiyet Eğitimcisi Erol Erbaş ‘ta bir insan tarifi yapıyor. Erol Erbaş’ın insan tarifine geçmeden önce bugüne kadar yapılmış diğer tanımları kısaca inceleyelim.

Wikipedia tanımına göre İnsan, dik duruşa, görece gelişmiş bir beyine, soyut düşünme yeteneğine, konuşma kabiliyetine, alet kullanma ve üretme becerisine sahip primat türü. (wikipedia.nın insan tanımının devamına buradanulaşabilirsiniz, bizimkisi biraz daha farklı)

aşığım nokta kom

taha3045 | 16 May 2009 10:21

Ben artı sen eşittir sevgi seli
Formülünü bir kimya kitabında gördünüz mü?
Ne bildiniz? ne duydunuz?
Şöyle bir deliren var mı hayatta,
olur olmadık yere
Yada bir deliyi seven var mı?
Boyutsuz, sorumsuz
Ne kadar engel çıkarsa çıksın karşısına
onları küçücük gören var mı?
küçük zararsız bir böcek gibi
ezilmeye mahkum.

Belki biraz benim gibisini bilirler
biraz da delileri
Ama içimizdekileri kim bilebilir?
Oluşturdugumuz muhteşem formülü
asla çözemezler
profesör dahi olsalar.

Mesela senin tabagında bıraktıgın, bir parçayı ağzıma atınca aldıgım çok çok özel tadı.
Deliren var mı aranızda?
Sarıldıgındaki romantizmin hemen ardından
birbirinin gözüne muzırca bakıp,kahkahaya boğulan.
Yada bağıra çağıra edilen
abes bir kavgadan zevk alan

sevişirken..

admin | 25 February 2009 17:49

Artık övünülecek beraberlikler yaşayamıyorum, sevgisiz, sakız gibi yapış yapış ve sperm gibi akışkan ilişkilere alıştım ister istemez. Beraberliklerin saygısız, bir o kadar da saglıksızım diye bagırıyor sanki, midemiz bulanıyor, dişimiz ağrıyor ama yine de beraber olmaya çalışıyoruz hayatta hiçbirşey paylaşmadan.

Değişmemeliyim belki dolgun kalçalara gerçek aşkı, değişmemeliyim bir anlık zevke sevgiyi, sevginin sonu acı oldugu sürece yorgun bir kalpten daha önemli seviyesiz birliktelik, aşk fakiri bir fahişeyle geçirilecek tek bir gün, bir parça sevgi diye beynimi yiyip bitiren, fedakar insandan daha az acı verir hatta hiç vermez.

Yüz*leş*me

ceyhunak | 24 January 2009 15:11

…beni her terk edip gittiğinde bir boşluğa düşüyorum. Ve bu boşluğu doldurmak için sen gider gitmez, telefona koşup, aklımda ki ilk telefon numarasını çevirip, uzun uzun konuştuktan sonra, koşar adımlarla ona gidiyorum. Mum ışığında yarı aydınlık oda da kendimi rahatlatmak için konuşur, hayallerimi ve hatta bedenimi paylaşıp gün doğmadan kaçıyorum sessizce o semtten. Bir suçlu gibi, cinayet işlemiş bir katil gibi… Bu gece de beni terk ettiğinin hemen ardından, yine vardım farklı bir semte. Eve dönüp aynaya baktığımda utandım kendimden, seni değil kendimi aldatıyordum aslında. En acı olanı da bu ya. Odama gittim, pencereyi açtım, ayaz hava odamla beraber, bedenimi serinletti. Uykumun kaçtığının farkına vardım. Bu halde yatağa uzandım, ama uyuyamadım. Ve düşündüm, Biliyordum sevgili; sende beni her terk edişinde benim gibi yapıyordun. Bir başka evde, bir başka beden de hüküm sürüyordun. Belki bu yüzden vazgeçemiyorduk birbirimizden, sen beni terk etmekten ve bende seni beklemekten.Günahlarımız bile aynı senle… Ama şimdi söyle hangimiz daha günahkârız?