bildirgec.org

atatürk hakkında tüm yazılar

Lezzetli Kelimeler

bithikotsis | 26 April 2011 11:45

lezzetli kelimeler
lezzetli kelimeler

Mayıs ayında bizlerle buluşacak yeni bir advergame tarzı yarışma, Lezzetli Kelimeler.

Atatürk Orman Çiftliği‘nin (AOÇ) ürünlerini tanıtma amaçlı olan bu yarışmada, başaldığınız zaman yukarıdan kelimeler düşüyor ve siz de bonus topluyorsunuz. Yarışma 17 Mayıs’ta başlıyor. İstediğinizde ateş yazarak kelimeleri yakıyorsunuz, istediğinizde buz yazarak kelimeleri donduruyorsunuz.

Atatürk’ün bilinmeyenleri

akbelen79 | 21 March 2011 16:52

Atatürk‘ün bilinmeyenleri Mustafa Kemal’in bilinmeyenlerini araştırınca çok ilginç bilgileri yakaladım nette bunları bilmeyenlerle paylaşayım istedim. şöyle ki; * Kendisinden ata diye bahsedilmesinden hoşlanmazmış liderimiz, * Manastır’da askeri lisede okurken severek yediği kuru ie pilav ömrünün sonuna dek bir numaralı yemeği, * Tatlıya düşkün değilmiş ama yediğinde gül reçelini tercih edermiş, * En büyük hayalinin büyük bir dünya turunda türk dilini ve tarihimizi anlatmak olduğunu, * Lacivert rengi sevmezmiş ve elbise olarak tercih etmezmiş, * 174 cm boyu ve 76 kilo olmasına rağmen hastalığı ilerleyince 46 kiloya kadar düşmüştür, * 43 numara ayakkabı giyer ve rumeli şivesini nadirde olsa kullanırmış * Hayatında bir dönem evli kaldığını ve onun da vefatından çok yıprandığını, * çok düzenli hayatı ve kahvaltıyı sevmemesi, * kılık kıyafete çok önem vermesi, * hayvan sevgisi ve daha birçok ilginçlik var Atatürk’ün hayatında. Onu özlüyor ve onun ruhunu yad ediyoruz.

Doğrularımız

akbelen79 | 28 February 2011 21:10

Kişilerin doğruları kendini bağlar diye bir söz vardır. Geçende bir işimi görmek için resmi kurumlardan birine uğradığımda oradaki memurun yüzüme söylediği bir laftı bu. Nekadar doğru olduğunu şimdi daha da iyi anlıyorum . niye mi? İşte sebebleri aşağıda yazıyorum.

Her insan doğar ve büyür. Onunla beraber fikirleri de büyür ve gelişir. İşte insanın kendini bağladığı doğruları sadece bu bölümde oluşuyor. diyebiliriz.

Üniversiteliler için sağlam bir alternatif forum” hürriyet kampüs”

firsatus | 20 January 2011 22:04

hürriyet kampüs Öğrenci olarak çok farklı forumlara üyeyim fakat belli bir seviye göremedim,beklediğimi bulamıyorum yani,arkadaşımın önerisiyle tıkladım.gençlik haber sitesi olarak hazırlanmış ve zengin içerik oluşturmayı başarmışlar. üniversitelerimizden muhabirleri var öğrenciler içinden seçilmiş özellikle… Üniversite öğrencilerinin kampüslerinden haberleri bulabileceği zengin bir site yapmışlar.Forum bölümünde eğlenceli vakit geçirebileceğiniz bir site, kampus forum’da ziyaretçi için hemen hemen hiçbir kısıtlama görmedim. üniversite öğrencilerine göre tasarlanmış bir site olduğundan üniversitelerin kampüslerini ulaşılabilir yapmışlar,ayrıca video ve fotoğraf yükleme seçeneği sunulmuş.Forum bölümü benim daha çok hoşuma gitti. Forumda kendi üniversiten için başlık açabilir ve üniversiteden hiç tanıma imkanın olmayacağı insanları buradan bulabilirsiniz.

türk grafikerlerin başarısı

pilibis2 | 19 December 2010 14:54

bir zamanlar internette tıklanma rekorları kıran ve haber kanallarında boy gösteren japon ressamın yaptığı sanat eseri 103 ünlü simadan oluşuyordu. ancak bu simalar arasında atatürk’ün resmi yer almıyordu. bu işe el atan türk grafikerler yaptıkları harika montajla cumhuriyetimizin kurucusunu tablo içerisine yerleştirmeyi başarmışlardır. tabloyu görüntülemek için buraya, orijinal boyutta indirmek için buraya tıklayınız.

”KUBİLAY” CUMHURİYET’E YETİŞTİ!.. (29 EKİM 2010)

ehlikalem | 06 December 2010 12:06

I. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Osmanlı İmparatorluğu zorlu bir cenderenin tam ortasındadır. Toprakları ve halkı bir bir dağıtılıp işgal edilmektedir. Bu sıralarda Mustafa Kemal ve arkadaşları halkı bilinçlendirme çabasıyla memleket memleket dolaşıp kongreler düzenlemektedir. Ülkenin her yanından akan kan ve gözyaşı, büyük bir yıkımın gelip çattığının açık bir delilidir. Mustafa Kemal’in seslenişi halka ulaşarak sonuç vermeye başlamıştır. Ordu ve yoksul halk can havliyle son bir direnişe daha hazırlanacaklardır.Son çırpınışlarla küllerinden doğmaya güç arayan Osmanlı ordusu ,genç Öğretmen Kubilay’ı asteğmen rütbesiyle bünyesine alır. Kubilay, İzmir’in Menemen ilçesinde vazifeye başlar. Bu sırada kendini mehdi ilan eden Cumhuriyet düşmanı Derviş Mehmet ve adamları, Şeyh Esat ve Laz İbrahim’in kışkırtmalarıyla Manisa’da ayaklanma çıkarmak üzere yola çıkarlar. Yolda aralarından kaçan Çakır Ramazan’ın eylemi ihbar etmesinden korktukları için ayaklanmayı Menemen’de çıkarmaya karar verirler. Bundan haberdar olan Ragıp Bey, Menemenlilerin tanıyıp güvendiği Kubilay’dan yardım ister.

Devrim

zarifce | 24 November 2010 16:28

Hücre, bir canlının bütün özelliklerini taşıyan, en küçük birimidir. İnsan da birey olarak yaşadığı toplumu yansıtır. Canlıların hepsi hücrelerden oluşur, topluluklar ise bireyden, hücrelerden oluşma, ayrı canlıların en belirgin ayırt edici özelliğidir, bireyden oluşan toplumların özelliği de yine bireyde saklıdır. Hücreler bağımsız hareket ettikleri halde birlikte iş görürler. Bireyler bağımsız hareketleri ile hem kendi yaşamlarını hem de oluşturduğu toplumun hayatını idame ettirmesini sağlar.

Aynı alanda gerçekleşen birçok toplumsal olayın genel adı toplumsal olgudur. Tek bir topluma ya da kişiye özgü değil, bütün toplumlara ya da kişilere özgüdür. Aynı türden birçok değişmeyi anlatmak için kullanılır. Başlangıç ve bitiş süresi ve nerede biteceği kesin olarak belirlenemez ve Soyutlama ve genelleme yoluyla elde edilir. Toplumsal olguya önemli bir örnek devrim-yeniliktir. Şimdi yazının başında neden hücre ile insanı karşılaştırdık. Hücreler bölünme ile kendisini yeniler ve çoğalır insan da doğumla çoğalır. Doğum da bir yeniliktir. Burada önemli olan ve temas etmek istediğim konu YENİLİKTİR. Yenilik denince aklıma hücrelerin kendini yenilemesi ve Cumhuriyet devrimleri gelir. Bence ikiside büyük bir olay. Yenilik hayatımızın her alanında olması gereken bir olgudur. Değişmek birey ve toplumun gelişerek daha ileri gitmesi demektir. Yenilenmek için başka toplumları örnek alabiliriz. Bu yenilik toplumumuzu diğer toplumlar arasında ileri seviyelere taşıyacak nitelikte olmalıdır. Yani başka toplumların hayatlarını yozlaştıran ananelerini kendimize “biz de bu yok” diye örnek almamalıyız. Özellikle teknoloji alanında yapılan yenilikler toplumu ve ülkemizi ileri götürür.

Efsane İstanbul

MerakliKedi | 17 June 2010 14:49

Bir tam günü Emirgan’a ayırıp içine kültür, tarih, müzik dahil etmeden olmazdı. Ben de, Sakıp Sabancı Müzesi’nde yeni açılan “Efsane İstanbul” sergisine gitmek için o günü uygun buldum. Hatta serginin açılışına da katıldığım halde, özellikle içime sindirerek gezebilmek amacıyla, o akşam sergiyi gezmemiş daha dingin, daha kendi başıma gezmek istemiştim.
Sergi hakkındaki ilk duyumlarım çok olumluydu. Herkes çok beğenmişti. Ama okul hayatımız boyunca aldığımız eğitimde İstanbul tarihi Geç Bizans ve Osmanlı dönemini içerdiğinden bunlardan oluşan bir sergi benim ihtiyaçlarımı karşılamayacak ve çok büyük ihtimalle ben diğerleri kadar mutlu ayrılmayacaktım sergiden. Ciddi bir önyargıyla sergiyi gezmeye başladım.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki sergiden İstanbul’un 8000 yıllık tarihinden örnekler sergileniyor. Serginin girişindeki açıklamaları okuyunca İstanbul’a bakışım değişti. Neanderthal adamın göçünden başlayıp, ilk çağlarda İstanbul’daki yerleşmeyi görünce inanamadım. Marmaray kazıları sırasında ortaya çıkan bu eserlerden sergilenenleri görünce nasıl bir tarihin üzerinde yaşadığımız anlıyor insan. İstanbul’da Neolitik dönemdeki yerleşimin Dudullu, İçerenköy, Fikirtepe, Pendik ve Tuzla’da olması, buralarda yeterli incelemelerin yapılması durumunda daha ne eserlerin ortaya çıkacağı konusunda fikir veriyor. Yalnızca değerini bilemediğimizden yakın dönemde yurt dışına kaçırılan eserler değil de Haçlı Savaşları sırasında yağmalanarak götürülen eserleri de görünce ne büyük bir kaybımız olduğunu, en azından kalan ve hiç farkında olmadan üzerinde oturduğumuz eserlerin hakkını verebilmeyi umarak gezdim sergiyi.

VEDA (2010)

agustos | 12 February 2010 16:34

“Ölüme meydan okuyan bir kuşağın hikayesi” olan Veda, Atatürk’ün yaveri Salih Bozok’un anılarından yola çıkıyor.

26 Şubat 2010’da sinemalarda olacak olan film için “Bir Atatürk filmi daha” denebilir belki ama filmin senaristi ve yönetmeni Zülfü Livaneli “ilk Atatürk filmi” diyor. Zira, Veda filmi belgesel değil. Atatürk ile ilgili daha önceki yapımlarla karşılaştırıldığında (bazıları yalnızca televizyon için hazırlanmıştı) gerçekten bir “film” olduğu farkedilebiliyor.

Can Dündar’ın Mustafa filmi ile kıyaslanacaktır kuşkusuz. Lakin filmin sitesindeki fotoğraflara bakılırsa çok farklı göründüğü söylenebilir.

Senaryo çalışması 3 yıl süren, çekimleri 7 haftada tamamlan film, aynı zamanda Türkiyede yapılmış en kalabalık produksiyon.

Zübeyde Hanım’ı Anıyoruz.

macro | 14 January 2010 17:36

Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk‘ün, 14 Ocak 1923 günü 66 yaşında hayatını kaybeden annesi Zübeyde Hanım‘ı Saygıyla Anıyoruz. Öyle bir lideri dünyaya getiren bu değerli insanı unutmamak gerektiğini de düşünüyorum. Biraz geç akıl ettim ama bilgi paylaştıkça güzel mantığıyla bu küçük ama önemli notu iliştirmek istedim.