bildirgec.org

1. dünya savaşı hakkında tüm yazılar

100 milyon insanı yokeden hastalık: Kara Ölüm

fortiori | 02 September 2008 15:18

Bugüne kadar insanlığın başına gelen en büyük felaketler hangileridir diye düşündüğümde elbette aklıma hemen savaşlar, yani insanların birbirlerini ortadan kaldırmak için gösterdikleri ‘insan üstü’ gayret süreçleri geliyor; ardından şu rakamları hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum:

1. Dünya Savaşı: 40 milyon can kaybı
2. Dünya Savaşı: 60 milyon can kaybı
Kore Savaşı: 3 milyon can kaybı
Vietnam Savaşı: 1.2 milyon can kaybı

Bu sonuçları başlıktaki rakamla kıyasladığımızda, felaketin boyutlarını kestirebiliyoruz. Kara Ölüm adı verilen salgın hastalıklar silsilesinin patlak verdiği 1300-1450 tarihleri arasında dünya nüfusunun ortalama 500 milyonu geçmediğini de hesaba katttığımız zaman felaketin dimağa durgunluk verecek büyüklüğünü vurgulamış oluyoruz.

Yazının devamında detaylandıracağım, tüm dünyada ortalama 150 yıl süren Kara Ölüm; Yersinia pestis adı verilen bakterinin yol açtığı salgın hastalıkların dünya nüfusunun üçte birini ortadan kaldırması olayıdır. Çoğunlukla Batı Avrupa’da yaygın olan hastalık mikrobu, fareler ve pireler aracılığıyla yayılmıştı. Kurbanlarını feci şekilde ortadan kaldıran hastalıkları tedavi etmek dönemin tibbi imkanlarıyla mümkün olmayınca insanlar farklı çözümler aramışlardı: Taşıyıcı olduğu sanılan insanlar yakılıyor, Almanların hastalıkların sorumlusu olarak gördükleri Yahudiler katlediliyordu. Hastalık ortadan tamamen kalktığında hayatta kalabilenlere geniş araziler kalmıştı. Avrupa’da, ekonomik, sanatsal, kültürel anlamda büyük bir karamsarlık ve çöküntü başgöstermişti.

90 Saniyede Demokrasi Yürüyüşü

Sonrisa | 29 May 2008 07:42

Daha önce dinler tarihi ile ilgili bir bildirim olmuştu. Geçen gün aynı siteyi ziyaretimde yeni çalışmalar gördüm. Bunlardan biri demokrasinin geçmişini 90 saniyede gösteren bir çalışma. ‘Demokrasinin Yürüyüşü, 90 saniyede demokrasinin 4.000 yılı’ şeklinde sunulan çalışma ilginizi çekecektir. Doğru olup olmadığına izledikten sonra karar verin derim. Bu çalışma sizi tatmin etmediyse sizi Ortadoğu’nun 5.000 yıllık macerasına alalım. Diğer turlar içinse şuraya. Daha fazlasını aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz:

120

sesiber | 15 April 2008 12:30

1. dünya savaşı başlayalı henüz birkaç ay olmuştur. 1915 yılının Ocak ayı, Van ve kara kış. Taşnak çeteleri halkı rahatsız etmektedir. Tüfek kullanabilecek tüm erkeklerimiz Ruslarla çarpışırken sınır birliklerimizin cephanesi tükenmiştir. Çare aranmaktadır. Askere cephane göndermek gerekmektedir. Yaşları henüz 12 ve 17 arasında değişen Vanlı çocuklar bu göreve gönüllü olurlar. 120 küçük kahraman cephaneyi küçük bedenlerine yüklerler ve yoğun kış şartlarında, dağlarda gece gündüz ilerlerler. Film bu 10 isimsiz kahramanın olağanüstü yürekliğini ve kendilerinden beklenmeyen büyüklüklerini anlatıyor.

1900-1919 tarihleri arasında gerçekleşen tarihi olaylar

ob1979 | 19 March 2008 14:47

1900 – 1919 yılları arasında ülkemizde gerçekleşen önemli olaylara ait tarihler ve bilgiler;

II.Meşrutiyet
23.07.1908 : Padişah Abdülhamit 10.07.1908’de Rumeli ordusunu ayaklanarak İstanbul’a doğru harekete edeceğinin öğrenilmesi üzerine 2.Meşrutiyet’i ilan etmiştir.

31 Mart Vakası13.04.1909 : Gericilerin Meşrutiyet’ten duydukları rahatsızlık nedeniyle İstanbul’da başlattığı ayaklanma girişimini Rumeli ordusu bastırdı.

Kandilli Rasathanesi
1911 : Kandilli rasathanesi Mehmet Fatih Gökmen tarafından kuruldu. ( Daha önceki adı Rasathane-i Amire idi.)

Fenerbahçe, Ukrayna ve 1. Dünya Savaşı

neoturk | 26 October 2007 12:42

fenerbahçe hatırası
fenerbahçe hatırası

Bir galatasaraylı olarak fenerbahçe hakkında bir yazı yazacağım aklıma gelmezdi ancak bunu futbol tarihimize bir saygı ifadesi olarak sunuyorum.Geçenlerde Ukraynanın Odessa şehrine bir yolculuğum olmuştu.Odessa da bir Türk restoranında yemek yerken (Alaturka) duvardaki bir tabloda fenerbahçenin 21 haziran 1914 te ukraynadayken çekilmiş bir fotoğrafını gördüm. Siz değerli fenerli hafif.org yazarlarıyla paylaşayım istedim.

fener ukrayna
fener ukrayna

fotoğrafın altındaki yazı:

Kıymettar bir hatıra: 21 Haziran 1914 Pazar günü Rusyada (şimdi ukrayna) Nikolayef şehri muhtelifini (karşıdaki ukrayna takımı) sıfıra karşı 3 golle mağlup eden Fenerbahçe takımı galibiyetten önce idarecileri ve Rus mihmandarla beraber.
Oturanlar, soldan: Miço,Otomobil Nuri,Arslanyan (ermeni) ,Dalaklı Hüseyin,Sak Selahattin,Hikmet Ayaktakiler: Kafile Başkanı Doktor Hamit Hüsnü,Rus mihmandar,Yahya Berki,Selahattin Manço,Nüzhet Galip,Kostantin Boris,Büyük Hasan,Süreyya, Zeki Mazlum,Jan Boris ve Şakir

***Ekli bilgi olarak Fenerbahçe 20 gün kadar Ukraynada kalmış (o zaman rusya) ve birçok maç etmiştir. Ukrayna halkı tarafından da sevilen fenerbahçe takımı Kieve davet edilmiş.Dönemin osmanlı büyükelçisi balkanlardaki karışıklıkların bir dünya savaşı çıkarabileceği endişesiyle fenerbahçe kafilesine istanbula dönmeyi salık vermiştir. Zaten çok geçmeden de 1. Dünya savaşı başlamıştır.***

Krizol Kazanları Hakkında Yalanlar ve Gerçekler

yenibirnickistiyorum | 27 July 2007 20:47

Tarihle ilgilenmek, araştırmayı seven insanların vazgeçemediği bi olgu. İster teknoloji takipçisi olun, isterseniz sosyal bilimlerle uğraşın, muhakkak geçmişe dönüp bakmanız gerekecektir.

Bu yazım 2004 yılında çıkan bir kitap ve 2005 ten beri ‘forward maillerde’ dolaşan bir hikaye ile ilgili. Bizler, genelde okuduğumuza şartsız inanmakla beraber, okuduğumuza dayanaksız eleştirilerde bulunarak ‘var olan’ insanlarız. Bunu reddederek, posta kutuma düşen ve yazının devamında paylaşacağım hikaye hakkında, biraz araştırma yaptım.

Hikaye, daha doğrusu anı; Birinci Dünya Savaşında İngilizlere esir düşen ve Mısır’daki Seydibeşir kampında üç yıl kalan, Karaman’lı bir Türk Subayının bu kampta tuttuğu günlüklerinden bir alıntı. Bu günlük, bir başka Karaman’lı olan Ahmet Duru tarafından kitaplaştırılmış. Tarih ve Düşünce Dergisi, yayın haklarını üstüne alarak, ‘Katran Kazanında Siterilize’ adıyla 2004 yılı Temmuz ayında okurlarının ilgisine sunmuş.

Gavrilo Princip Dünya’nın En Şanslı Suikastçisi

escritor | 11 June 2007 11:23

Prinçip'in yakalandığı an
Prinçip’in yakalandığı an

1. Dünya Savaşı’nın başlama sebeplerine dair herkesin bildiği gerçek nedenler ülkelerin birbirlerinin topraklarına göz dikmesi, hammadde arayışları, siyasi zıtlaşmalar, tarihi bir takım etkenler, ülkesel veya kıtasal bunalımlar ve hep daha fazlası tabiki. Ancak bir de hepimizin okullarımızda öğrendiği ve ilk olarak sebep olarak tanıdığımız bir paravan olay var tabiki. Bu olay da Avusturya-Macaristan Arşidükü Franz Ferdinand ve eşinin 28 Haziran 1914’de Saraybosna‘ya olan ziyaretleri sırasında Sırp Milliyetçisi Gavrilo Princip ve üç arkadaşının düzenledikleri suikast. İnternette dolaşırken geçtiğimiz hafta işte tam da bu suikast çıktı ve okudum, açıkçasını söylemek gerekirse bu suikastin tamamen şans eseri yapıldığını ise daha yeni öğrendim ve en azından henüz ayrıntısını bilmeyen arkadaşlarla paylaşmak istedim. Derinine inersek aslında çokça uzun bir süredir Osmanlı İmparatorluğunun yönetiminde olan Saraybosna 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması gereği geçici olarak yönetim değiştrimişti, bu yeni yönetim Avustura-Macaristan İmparatorluğuydu. Sonraki yıllarda önceden Osmanlı İmparatorluğunun başına gelen ayaklanmalar ve çeşitli cinayetler tabiki Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun da başına geldi, zira Bosna’nın , milliyetçiliğin en yoğun yaşandığı topraklardan birisi olan Sırp topraklarına ait olduğunu düşünen Sırp Milliyetçisi Saraybosnalılar’ın ve bağlı bulundukları “Kara El” ve “Genç Bosna” gibi lokal örgütlerin tek düşüncesi bu esaretten kurtulmaktı. Neticesinde 1900’lerin başında Osmanlı İmparatorluğu’nda yoğun olarak baş gösteren iç karışıklıklardan da yararlanarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna’yı 1908 yılında topraklarına kattı. Yukarıda anladığım örgütlere üye olan Sırp Milliyetçileri’nden biri de hepimizin ismini hatırladığı Gavrilo Princip’ten başkası değildi. 25 Temmuz 1894’te dünyaya gelen Gavrilo Princip sadece 24 yıllık hayatına esaretle geçmiş boş yıllar, terkedilmiş fabrikalarda örgütlü bir gençlik ve tabi bir Dünya Savaşı Sebebi sığdırdı. Çok fazla uzatmak istemiyorum, 28 Haziran 1914’de sıcak bir yaz günü eşiyle birlikte şehir turuna çıkan Arşidük Ferdinand ve eşi aslında öncelikle Gavrilo Princip’in saldırısına muhattap olmamışlardı. Aynı gün içinde iki suikast yaşayan Arşidük bunların ilkinde Gavrilo’nun 3 arkadaşından biri olan başka bir Sırp Milliyetçisinin el bombalı saldırısına maruz kaldı, bulundukları arabanın çok yakınına düşen bu bomba onlara bir zarar vermedi ve kalacakları otele yöneldiler. Bu arada ilk suikastçi önceden söz verdikleri gibi yakalanması ihtimaline karşılık siyanür içti ve dereye atladı. Hayat budur ya suikastçiyi ne az dozda aldığı siyanür ne de yaz sebebiyle iyice çekilmiş nehrin suları öldürebildi, suikastçi yakalanmıştı. Hemen bunun ardından bu başarısız girişimden sonra paniğe kapılan ve arkadaşlarıyla birlikte şahir merkezine inen Gavrilo yemek ve sakinleşmek için bir restaurant’ı tercih etti. Bu sırada kendisine yapılan uyarılara aldırmayan ve tehlikenin geçtiğini düşünen Arşidük eşiyle birlikte suikastin hemen arkasından şehir turuna çıktı. Yemeği biten Gavrilo Princip mekanın çıkışında her ne hikmet veya şanssa bir anda karşısında Arşidük’ün arabasını gördü, işte tam o sırada “şeytanın gör dediği” oldu, müthiş bir dürtüyle silahını çekti ve Arşidüke doğrulttu, hemen arkasından ateşlediği mermi önce Arşidük’ün oradan da çıkarak eşinin ölüm sebebi oluverdi. sonuç olarak olay yerinde yakalanan Gavrilo 20 yaşından küçük olmasının verdiği şansla Prag yakınlarındaki Theresienstadt hapishanesine götürüldü. Burada 4 yıl sonra 1918’de Tüberkiloz‘dan ölen Gavrilo Prinçip böylece belkide Dünyanın en şanslı suikastçisi sıfatını da takmış oldu. Silahların Sırbistan tarafından verilmesi sonucunda fitiller ateşlendi ve Avustura-Macaristan Sırbistan’a savaş açtığını duyurdu, milyonların ölümüne neden olan Savaş’ın ateşini oldukça şanslı sayılabilecek ama tam manasıyla sebep sayılamayacak ufak tefek bir adam yakmış oldu. O adamın adı Gavrilo Princip’ti ve o sanırım “Dünyanın En Şanlı Suikastçisi” idi.